Geçtiğimiz ay Londra'daki Grand Prix'te Yelena Isinbayeva 4.68'i geçmesine rağmen önceki atlayışlarındaki farkla altını Anna Rogowska'ya kaptırmıştı. Söz konusu isim Yelena olunca, bunun basit bir iş kazası olduğunu düşünüp dünya şampiyonasında gerçek efsanenin yeniden sahne alacağını beklemek gayet normaldi.
Ancak olmadı.
Kürsünün tepesine çıkıp o büyüleyici gülümsemesini görmeyi umduğumuz Isinbayeva, dünya şampiyonasını tek bir başarılı atlayış bile yapamadan tamamladı. Bunun birçok sebebi var aslında. Sakatlığı, konsantrasyon eksikliği yaşaması, yarıştaki yanlış stratejisi, kariyerinin bu noktasında yaşadığı doygunluk hissi ve tabii ki rakiplerinin gün geçtikçe kendini geliştirmesi Yelena'nın çöküşünün
başlıca sebepleri olarak sunulabilir.
Yelena Isinbayeva şımarık bir çocuk gibi. Uzun zamandır dizinde çok ciddi bir sakatlık var ve yaklaşık iki aydır tam performansıyla idman yapmışlığı yok. Temmuz'da Londra'da yaşadıkları aslında sakatlığının bir etkisiydi ama o bunu yok saymayı tercih etti. Kim bilir, belki de rahatlıkla en iyi derecesinin 30 cm altında atlayabileceğini, bunun da şampiyonluğa yeteceğini düşünüyordu. Rogowska altını 4.75 ile alınca düşüncesinin bir kısmı doğru çıktı, ancak Isinbayeva o dereceye çıkamayınca kürsünün dışında kaldı. Yani Yelena'nın beklentilerin altında kalmasının önemli sebeplerinden biri bu kibirli tavrıydı.
Kim bilir, belki de Yelena Isinbayeva, o kibirli tavrı yüzünden yarışta çok yanlış bir strateji sergiledi. Isinbayeva dünya rekoru formundayken 4.75 ile başlardı yarışlara. İlk atlayışında altını garantiler ve rekorunu kırardı. Şimdi o formundan uzak olmasına rağmen kendine aşırı güveni yüzünden yine 4.75'te ısrar etti. O yetmedi, ilk başarısız atlayışı sonrasında antrenörü Vitaly Petrov'un itirazlarına rağmen 4.80'i denemek istedi. Yelena'nın daha garanti davranıp 4.65'ten başlaması gerekiyordu, ancak o bunu yapmadı. Bu kadar büyük egolarda o tip hataları anlayışla karşılamak gerekir. Herkes göz ardı ediyor ama Usain Bolt yarı finalde yaptığı ilk fodeparın ardından ikinci ve üçüncü çıkışlarda kendini kontrol etmedi. Hatta Tyrone Edgar'ın elenmesinden sonra Bolt, en iyi çıkış yapan sprinterlerden biri olan Daniel Bailey ile birlikte (0.135) seride en çıkışı yapan isim oldu. Bolt'un yarı final serisinin üçüncü çıkışında farklı bir strateji izleyip beklemesi gerekiyordu. Beklemedi. Halbuki elenmenin bir hatalı çıkış uzağındaydı. Garantici yaklaşmak, pek süper yıldız egolarına göre bir şey değil demek ki...
Doygunluk da Yelena'nın başarısızlığının sebeplerinden biri olabilir aslında. 2003 Dünya Şampiyonası'ndaki bronzun sonrasında hiçbir uluslararası turnuvayı kaybetmemişti Isinbayeva. 2000 yılında Sydney'de sıfır çektiği günden bu yana ilk kez dünkü kadar kötüydü. Bu zaman aralığında 12'si kapalı olmak üzere 26 dünya rekoru kırdı, iki dünya iki olimpiyat şampiyonluğu kazandı ve milyonlarca dolarlık reklam anlaşmaları yaptı. Hâlâ 27 yaşında olduğunu hesaba katarsak, herhangi birine göre dünya şampiyonası onun için daha az önem taşıyor olmalı.
Yine buna bağlı olarak başka bir nokta daha var. Dünya şampiyonaları atletizmin en üst noktası. Ancak madden sporcuları motive etmek açısından diğerlerinin gölgesinde kalan bir organizasyon. Dünya rekoru formunun çok uzağında olan Isinbayeva, eğer Berlin'de altın madalya kazansaydı bile yalnızca 60 bin dolarlık ödülün sahibi olacaktı. Isinbayeva Golden League'de bitime iki yarış kala 1 milyon doların dört ortağından birisi. 2001 yılından bu yana da GL'de kimse onu geçememiş. Eğer iki yarışı daha kazanırsa en kötü ihtimalle 250 bin doları cebine koyacak. Tüm prestiji bir kenara, dünya şampiyonası maddi açıdan motivasyon eksikliği yaratmış bile olabilir.
Neyse, bir musibet bin nasihatten iyidir demişler. Bu mağlubiyet, bence Isinbayeva'nın yeniden doğuşunun simgesi olacak. Dünyada beş metrenin üzerine çıkan tek kadın, kısa sürede toparlanıp yeniden tacını takacaktır.