4 Temmuz 2009

hido'nun cüzdanı


Hidayet transferine ulusal basın maddi yönden yaklaştığından mütevellit, bu olay halkımızın çok ilgisini çekmeye başladı. Eh, gündemi takip etmek için biz de abaküsümüzü çıkartıp bir hesap yaptık. Tahmini olarak Toronto Raptors'ın 10.1 milyon dolarlık bir salary cap boşluğu var. Bunun tamamını Hidayet'e verecekler. Her sezondan %8 artış ile ufak bir hesap yapılırsa:

2009-10: 10 100 000
2010-11: 10 908 000
2011-12: 11 780 640
2012-13: 12 723 091
2013-14: 13 740 938

Toplam: 59 252 669

Yani ellidokuz milyon ikiyüzelliiki bin altıyüz altmışdokuz dolar.

Hiç fena değil, ha?

3 Temmuz 2009

dedikodu


  • Allen Iverson birçok takımın gözdesi. Miami Heat istiyormuş ama mid-level ile iki oyuncu almayı planladıkları için oraya gitmesi imkansız. Memphis Grizzlies'te oynamayı tercih ediyormuş AI. Zach Randolph ve AI aynı takımda olursa bunu izlemeye kalbim dayanmaz.
  • Matt Harpring sezon sonunda emekli olabilirmiş.
  • Atlanta Hawks büyük bir ihtimalle Zaza Pachulia ile sözleşme yenilemeyecekmiş.
  • Marcin Gortat o kadar maile rağmen Dallas Mavericks'i tercih etmiş. rocketsfanslovegortat@gmail.com adresine mail atan binlerce Rockets taraftarı şimdi küfür mü edecek?
  • Jason Kidd ile görüşen New York Knicks, şimdi de Grant Hill ile görüşecekmiş. Gençleştirme operasyonu devam ediyor galiba.
  • New Orleans Hornets pota altı için Brandon Bass ile ilgileniyormuş. Ancak Charlotte Bobcats de devredeymiş.
  • Josh Childress bu sene sınırlı serbest. Ancak Milwaukee Bucks ile görüşmek için Milwaukee'ye uçmuş. Önce Ersan, sonra Chill. Milwaukee Euroleague karması kuracak herhalde.
  • Dahntay Jones bu sezon müthiş bir çıkış yapmıştı. Şimdi Indiana Pacers onunla ilgileniyormuş.
  • Rasheed Wallace için Boston Celtics sıkı pres yapıyormuş. Los Angeles Lakers da devredeymiş.
  • Stephon Marbury veteran minimumu beğenmemiş. Lester Hudson'a kadro, Starbury'ye de yol göründü.

the bodyguard






Michael Jordan'ın arkasını kollayan Dennis Rodman'ı vardı. Kobe Bryant'ın da artık arkasını kollayacak bir Ron Artest'i oldu. Hayırlı olsun...

portland'da mutlu bir adam










ron artest to lakers?


CBS ve Yahoo'nun biraz önce girdiği bir haber.. Resmi bir açıklama yok ama özellikle CBS kaynaklı haber Ron Artest'in Lakers'a çok yakın olduğunu söylüyor.. Güya Artest telefonda şu anda Los Angeles'ta olduğunu ve Jerry Buss'la görüştüğünü, hatta anlaştığını, seneye kesinlikle Lakers'ta oynayacağını söylemiş.. Para konusuna buraya para için gelmediğini ve çok düşük bir meblağa oynayacağını, Lakers'ın kendisine yaklaşımını sevdiğini söylemiş.. Ki para konusunun olmaması Lakers açısından ilgiyi doğrulayan bir hadise.. Olur mu böyle bir hadise açıkçası bilmiyorum.. Peki olursa bu Ariza'nın gidişi anlamına gelir mi? Bence gelmez.. Artest'e düşük bir paraya imzalatmak planların değişmediğini, Lakers'ın şampiyon kadroya destek çıkarmak istediğini gösterir bence.. Kolpa bir haber olabilir, şimdilik bulunsun burada.. Gerçekleşirse daha detaylı bir bakış olacak tabii..

Edit: 3 yıl, 18 milyon dolara bitmiş sanırım iş..

2 Temmuz 2009

yabancı sınırlaması değişiyor

Yabancı sınırlaması aslında çok tartışılan bir konudur. Kimisi yabancı serbestîsinin ülke basketboluna zarar verdiğini düşünürken, kimisi ise başarı ile direkt bağlantısı olduğuna inanır. Ve her daim bu tartışmalar sürer ama bir türlü ortak noktada buluşmak mümkün olamaz.


Federasyon iki yıl önce aldığı bir kararla kademeli olarak yabancı sınırlamasında değişiklikler öngörmüştü. Aslında çok karman çorman bir sistem olduğu için burada yazmak istemiyorum. En kritik noktalarından biri maksimum yabancı sayısına ulaşanlar takımların bir havuza 125000$ ödemesiydi. Geçtiğimiz yıl 5 kulüp bu havuza para aktardı. Kadrosunda 3 veya daha az yabancı olan 4 takım da bu parayı paylaştı. Bu sezon yabancı sınırlamasında bir değişikliğe gidilmiyor. Fakat 2010–2011 yılında takımlar maç kadrolarında ikisi Avrupa pasaportlu olmak üzere 6 yabancı bulundurabilecekler. Bu oyunculardan aynı anda 4 tanesinin de sahada yer alması mümkün olacak.


Tartışmalar kuralın ilk açıklandığı andan itibaren başlamıştı. Bu sezonda etkileri devam edecek gibi görünüyor. Fakat ben kendi adıma doğru bir tercih olduğuna inanıyorum. Gerek takımlarımızın Avrupa arenasında yarışmasını kolaylaştıracağını düşünmekle beraber, gerekse Türk oyuncuların aldığı büyük kontratları normal bir seviyeye getireceğine inanmaktayım. Kafalardaki soru işaretlerine kendimce şöyle cevaplarım var;


- Türk oyuncular nasıl kadroda yer bulacak?


— İyi oyuncu her zaman kendine kadroda yer bulur. Bunun örneklerini defalarca kez yaşadık. Bir oyuncunun yabancı olması onun kadroda direkt yer bulması manasına gelmez. Ayrıca bir oyuncunun Türk olması onun kenarda oturacağına delalet etmez. Sınırlama olmayan ülkelere de baktığımızda sadece yabancı oyunculardan oluşan kadrolar çok nadiren görüyoruz.


- Milli Takımlar nasıl etkilenecek?


— Milli takımların çıkışa geçmesine baktığımızda yabancı kontenjanın artmaya başladığı döneme denk geldiğini görürüz. Yabancı oyuncuyu sadece çöp oyuncu gibi görmenin sonucu olarak milli takım üzerinde olumsuz etkisi olabileceğine dair bir inanış söz konusu. Oysa iyi her oyuncu arkasından gelen jenerasyon önünde rol model olacaktır.


- Türk oyuncular ne olacak?


— Öncelikle o abartılı transfer meblağları düşecektir. Daha sonra ise artık formanın aslanın ağzında olduğunu görüp sadece altyapı becerileri veya yetenekleri ile o kontratları alamayacaklarını görüp çalışmaları gerektiğini anlayacaklardır. Hatta Sinan gibi kolej kapısı aşındıranlar, çok ta tercih edilmeyen Avrupa maceralarına girişenlerin sayısında artış göreceğiz. Doğal olarak bu tip oyuncuların tercihleri genel olarak ülke basketboluna olumlu yansıyacaktır.


- Yabancı çöplüğü olur muyuz?


— Bu tip kuralları getiren ne ilk ne de son ülkeyiz. Bu tip kuralları getirip yabancı çöplüğü olmuş bizim standardımızda basketbol ülkesi göremiyorum. Tam tersi bu tip kuralların basketbolu daha global hale getirmesi söz konusudur. Bunun sonucu olarak hem ülke basketbolları, hem de basketbolcular olumlu etkilenir.


- İleride kadrolarda 12 yabancı görür müyüz?


— Sınırların kalkması üzerine kafa yorulan bir dünyada yabancı sınırlaması üzerine kurulu sistemlerin çökmeye mahkûm olduğunu düşünüyorum. İleride yerel liglerin cazibesi mutlaka olacaktır ama Euroleague gibi global liglerinin cazibesinin bu tip yerel liglerin çok önüne geçeceğine inanan biri olarak aslında kendimizi buna da hazırlamamız gerektiğine inanıyorum. Fakat bizim gibi, en çağdaş geçinenin bile son derece muhafazakâr olabildiği bir ülkede bu gidişin kolay kabullenilmeyeceği aşikârdır.


Tabii ki buradan yabancı sınırlamasının sadece faydaları olacağı kanısına varamayız. Mutlaka ki ilk dönemlerde bazı sancılar yaşanacaktır. Ama ilerleyen dönemlerde normalleşme doğaldır. Bence esas sorumuz gelişen basketbol ekonomisi içinde bir oyuncu olarak kalıp kalamayacağımız olmalı. Bundan on sene önce bu ekonomi içinde kendimize kolayca yer bulabiliyorduk. Fakat futbolun her şeyin merkezinde olduğu bir ülkede, sponsor, seyirci ve pazarlama konusunda bu kadar sıkıntılar yaşanırken Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker merkezinde kaynak yaratmadan tüketme üzerine kurulu basketbolun esas sorun olduğu sanırım gün gibi ortadadır!

big foot




Sol taraftaki ayak ve kabı bendenize ait. Çok ufak bir ayak da değil hani; 46 numero. Esas problem sağ taraftaki ayakta. Tam 56 numara. Amarikan ölçüsüyle Size 22 yani a la Shaquille O'Neal. Shaq'in 22 numara ayakkabısı,aynı numara ayağa sahip Will Perdue ve Bob Lanier'ın ayakkabılarıyla birlikte NY NBA Store'da "NBA tarihinin en büyük ayakları" adlı mini bir sergide gösterilmekte. Gelelim bu yetişkin mezarı boyutlu ayağın sahibine. Kendisi 2 senedir Türkiye'de yaşıyor ve bir gün profesyonel basketçi olabilmek aşkıyla yoğun bir özel eğitimden geçiyor. Özel eğitimi veren kişi ise Türk basketbolunun efsane koçlarından biri. Kendisinden ve koçundan izin almadığım için bu esrarengiz yabancı ile ilgili daha fazla bilgi vermeyeceğim. Eğer izin alırsam 21 yaşındaki bu dev-genci ilerleyen günlerde bu sayfada yakından tanıtırım. O zamana kadar bu resme bakıp "breh breh" diyebilirsiniz.

1 Temmuz 2009

u2 @barcelona


25 Haziran 1993 yilinda Turkiye'nin en buyuk stadyum konserinde karsimiza o donemin (aslinda her Turk gencinin belli bir doneminin) ilah grubu Metallica cikmisti karsimiza. O yillarda grup gercekten henuz dususe gecmemisti, belkide son demlerini yasiyordu ama yillarin acligiyla yasayan Turk genclerini yaklasik 2 bucuk saatlik gosteriyle doyurmuslardi. Efsane sarkilari "One" calarken patlayan ses bombalari, sahneden fiskiran alevler yillarca Inonu stadinda yerini alanlarin aklina kazindi. O zaman yillardan 1993'tu...

Ve simdi yil 2009... Aradan gecen 16 yil var koskoca. Bu sure zarfinda cok konsere gittim, stadyum, kapali spor salonu, deniz kenari, yesillikler, sehrin disinda yapilan festivaller... Cok grup izledim, Depeche Mode, Placebo, The Cure, Muse, yine Metallica, Massive Attack, The Chemical Brothers, Alanis Morisette, The Prodigy, vs...

Jenerasyonumun israrla Turkiye sinirlari icerisinde izleyemedigi gruplardan bir tanesini de sevinerek ama bir yandan da uzulerek Ispanya'da yakaladim. U2... 1997 yilinda Number One Tv tur duzenleyip isteyenleri yada imkani olanlari Irlandali grubun Selanik konserine goturdu. Yanilmiyorsam o zaman 150 milyon gibi bir paraydi ama ben cok istememe ragmen gidememistim. Bu durum hakikaten benim muthis icimde kalan birseydi. Iste bu 12 senelik bekleyisin bir patlamasi oldu gitmis oldugum konser.

Bono ve saz arkadaslari 360 Tour adini verdikleri turnenin ilk ayagi olarak Barcelona Nou Camp stadyumunu secmislerdi, ve bu da, arkadasimin yanina gittigim Katalaunya'da ayagima gelmeleri demek oldu.

Sabah erken saatlerde baslayan uzun kuyruklar, ben tribune cikan merdivenleri birer birer tirmanirken daha da anlam kazandi. (Bkz alttaki resim)



Her ne kadar kalabalik insani etkilese de sahneyi gorunce eminim hepiniz "oha!, cus!" gibi tepkiler verdiniz. Zira Bono arkadasimiz da acilis konumasina hazirlikli cikmisti. "Karsiniza Gaudi'nin damga vurdugu surrealizmin baskenti Barcelona'ya yakisir bir sahne ile ciktik" dedi. Hakikaten de inanilmaz bir sahne, ses ve isik duzeni vardi. Bir ara konusmasinin arasina sikistirdigi"uzay mekigi gibi oldu bu sahne" esprisinin nedeni de konserin ilerleyen dakikalarinda ortaya cikti. Uzayda bulunan "Uluslararasi Uzay Istasyonu" ile yapilan canli video konferansinda klasiklesmis ama maalesef hala gerekli olan dostluk, kardeslik ve baris mesajlari verildi.



Bir ara Michael Jackson'i da "Angel of Harlem" sarkisiyla anan Irlandali dostlar, parcanin sonunu ise siyah-beyaz sarkicinin "Don't stop till you get enough"ina uyarlayarak gonulleri fethettiler sanki hic yapmamislar gibi...

Sonuc paragrafi icin sunu soyleyebilirim, Nou Camp gibi gorkemli bir stadyumda U2 gibi bir grubu izlemek mukemmeldi. Adamlarin Turkiye'ye gelmek icin 2 milyon 200 bin Euro talep ettikleri resmi belgelere dayanmasa da kulaktan kulaga geziyor. Ancak hakettikleri asikar! Sadece ben degil bence o stadin da tarihi gecelerinden biriydi bana kalirsa, cunku genelde tiyatro izleyicisi modunda futbol maclarini takip eden Katalanlari agirlayan Nou Camp, o gece 100 bine yakin muzik severin ziplamasina da taniklik etti...

dwight'tan mesaj var

Dwight Howard, Hidayet Türkoğlu'nun takımda kalmasını istiyor. Neden istemesin ki, ligin en çok alley-oop yapan ikililerinden biri Hido&Dwight ikilisi. Dün Atlanta'da WNBA maçı izlemiş DH12. Bakın Hido için ne diyor:



Umarım Hidayet takımda kalır. Hido, eğer bunu izliyorsan lütfen takımda kal. Orlando'daki herkes seni seviyor, biz seni seviyoruz. Buralara kadar gelişimizin en önemli sebeplerinden biri sensin.

marijonas petravicius


Hani bazı oyuncular vardır, "yahu bizim ligin takımları neden ilgilenmezler" dersiniz. Yani nasıl gözden kaçırırlar ki?

Marijonas Petravicius da benim için öyle bir adam. Yıllardır çizgisini hiç bozmadan oynayan, atletik, güçlü, sırtı dönük oynamayı becerebilen, disiplinli, az faul yapan, savunma yönü kuvvetli, pota altı için biçilmiş kaftan oyunculardan biri Avrupa'daki. South Carolina mezunu uzun, hücum potansiyeliyle de geçen sene Eurocup Final Eight'ine damgasını vurup MVP ödülünü kapmıştı.

Ancak ne hikmetse biz bayılırız ikinci-üçüncü sınıf Amerikalılara bol kepçeden paraları vermeye. İşte bizim kulüplerin yapamadığını, son yıllarda transfer konusunda akıllıca işler yapan Armani Jeans Milano başardı. Petravicius iki yıllık kontrat imzaladı Giorgio Armani'nin takımıyla. Bu sene onlara hem Siena ile olan şampiyonluk mücadelelerinde, hem de Euroleague'de önemli katkılar vereceğini düşünüyorum.

Yine 14 sayı-7 ribaund gibi istatistikleri alışkanlık haline getireceğini tahmin ediyorum. Katelynas'dan sonra takımın da ikinci Litvanyalısı oldu böylece. Bu arada Armani büyük destek veriyor ekibe. Hatta kulübün maddi destekçileri arasında küçüklüğü oralarda geçen Kobe Bryant, Inter başkanı Massimo Moratti ve Milan Başkanı Adriano Galliani de var.

Avrupa basketbolundan görüntüleri izlemeye başladığım 80'lerin ortasında efsane takımdı ne de olsa... O zaman Mike D'Antoni, Bob McAdoo, Dino Meneghin, Ken Barlow gibi isimlerle dolu kadrosuyla Philips ve Tracer sponsor isimleriyle fırtına gibi esiyorlardı. Üst üste iki sene Avrupa şampiyonu olmuşlardı ki üçüncü de yakalarına Jugoplastika yapışmıştı. Sonrasında Djordjevic ile gelen Koraç Kupası'nı 90'ların ortalarından itibaren Stefanel ismiyle Bodiroga, Gentile, Fucka, De Pol gibi yıldızlarla dolu kadro izlemişti.

Bir ara bocalayan kulüp, tekrar eski günlerine dönmenin peşinde. Petravicius çok yerinde bir transfer onlar için. Maurice Taylor ekipte kalacak galiba. Bu sene ligde final oynadıkları Siena ile aradaki farkı kapamaları için daha fazla uğraşmaları lazım.

Bu arada hazır geçen seneki Eurocup'dan bahsetmişken ve hazır da Rusya'da maddi kriz kendini gösterirken eğer mümkünse 2.16'lık 1986 doğumlu Timofey Mozgov'u bari Türkiye liginden birileri ilgilenip alsa.

dedikodu zamanı

Anlaşılan o ki sadece Türk basını değil, tüm medya kuruluşları transfer dedikodularını çok seviyor. Bakalım kimin adı hangi takımla geçiyor?
  • Houston Rockets, Orlando'nun Polonyalı pivotu Marcin Gortat ile ilgileniyormuş. Dikembe Mutombo bıraktı, Yao Ming'in sezonu kapatması muhtemel. Gortat iyi tercih olur. Ancak Gortat sınırlı serbest, mid-level'a Orlando'nun tutma ihtimali var.
  • Ron Artest'in menajeri David Bauman, Ron Ron'un Houston'da kalmak istediğini ve Yao'nun sakatlığının bu fikri değiştirmediğini söylemiş.
  • Oklahoma City Thunder, Paul Millsap ile ilgileniyormuş. Memo ve Boozer'ın kalması Utah'ta Millsap'in ayrılacağı anlamına gelebilir. Yine de Millsap sınırlı serbest. Eğer Utah bir yıl için lüks vergisi ödemeyi göze alırsa, Oklahoma'nın hayalleri suya düşebilir.
  • Charlie Villanueva tamamen serbest kaldı. Özellikle Cleveland ve Detroit'in onunla ilgilendiği söyleniyor. Mid-level'dan fazlasını isteyeceği için Cleveland'a gitmesi biraz zor gibi.
  • Andre Miller, yıllık 10 milyon dolardan en az üç yıllık bir kontrat istiyor. 33 yaşında ve savunmada takıma çok zarar veren bir oyun kurucu için çok fazla. Bu piyasada o paraları bulması imkansız!
  • Brandon Bass, mid-level civarında bir para istediğini söylemiş. Bu sayede şampiyonluk hedefi olan bir takımda oynayabilir.
  • Memphis Grizzlies iyi bir dört numara arıyormuş. Adaylar arasında Zach Randolph, Paul Millsap, David Lee, Anderson Varejao, Glen Davis, Leon Powe ve Charlie Villanueva bulunuyormuş.

30 Haziran 2009

yao ming ve sonrası


2005-06: Sol ayak baş parmağı - 21 maç
2006 Nisan: Sol bacağında kırık
2006-07: Sağ ayağında kırık - 32 maç
2007-08: Sol ayağında stres kırığı - 27 maç + play-off
2008-09: Sol ayağında kırık.

“Houston Rockets'ın takım doktoru Tom Clanton, kontrollerin ardından, Yao'nun sakatlığının daha ciddi olduğunu ve 28 yaşındaki all-star'ın büyük bir ihtimalle 2009-10 sezonunda da forma giyemeyeceğini açıkladı. Tecrübeli doktor, yaptığı açıklamada Yao Ming'in kariyerinin de tehdit altında olduğunu belirtti.”

2.29 boyunda ve 140 kilo bir basketbolcuysanız sakatlıklar sizi normal insanlardan daha çok etkiler. Aslında Yao Ming, şu zamana kadar çok iyi dayandı bile.

Yao’nun son yaşadığı sakatlık, sol ayak tabanındaki boşlukla alakalı. Rockets’ın takım doktoru Tom Clanton çözümler arasında tabanı çivi ya da başka bir kemikle desteklemekten bahsetmiş. Ancak Yao’nun ayağında zaten geçen seneden kalma bir çivi var. Yani yeni bir zorlamada durum daha da kötüye gidecek. Clanton’a göre tedavi için bir diğer seçenek de Yao’nun ayağındaki o yüksekliğin düzleştirilip, ayağın farklı şekilde çalışmasını sağlamak. O da riskli bir ameliyat, ancak Zydrunas Ilgauskas’ın benzer bir operasyon sonrası dönüşüne bakılırsa işe yarayan bir seçenek.

Sonuç olarak her şey bitmiş değil. GM Daryl Morey farklı tedavi yollarına başvuracaklarını ve Yao’dan vazgeçmediklerini söyledi. Yine de bu önümüzdeki sezon boyalı alandaki kocaman boşluğu nasıl kapatacakları sorusunu cevaplamıyor.

Tracy McGrady’nin de bu sezon oynayıp oynamayacağı kesin değil. Önümüzdeki haftalarda topla idmanlara başlayacakmış ama söz konusu McGrady olunca kesin konuşamıyor insan. Bu yüzden Houston’ın yeni bir plana ihtiyacı var. Geçen seneki kadroya bakılırsa, Dikembe Mutombo basketbolu bıraktı, Ron Artest ve Von Wafer ise serbest.



Rockets’ın vermesi gereken ilk karar Artest ile ilgili tabii ki. Eğer onunla yeniden imzalama kararı alırlarsa lüks vergisi sınırının üzerine çıkacaklar. Bu yüzden takımın elinde transfer için sadece 5.6 milyon civarında olması beklenen “mid-level exception” kalıyor.

Bir numarayı Aaron Brooks ve Kyle Lowry ile geçtiklerini farz edelim. Özellikle Brooks “hand-check” kuralının yeni halinden en çok faydalanacak isimlerden biri olacağı için, performansı yükselecektir. Yani bir numara için yeterli denebilir.

Yönetimin Artest ile ilgili kararı şüphesiz ki en çok iki-üç numaralı pozisyonları etkileyecektir. Şu anda Shane Battier, Brent Barry ve James White’ın sözleşmeleri devam ediyor. Çaylaklardan Chase Budinger ilk seneden rotasyona girecektir. Bud oyun zekâsı yüksek, çok yönlü ve fiziksel olarak lige hazır bir oyuncu. Rockets’ta iyi bir görev adamı olabilir. Diğer isim Jermaine Taylor ise, her ne kadar kötü bir okulda oynasa da Von Wafer’a çok benzeyen bir oyun yapısına sahip. Eğer kadroya girmeyi başarırsa katkı yapması muhtemel. Ancak T-Mac ve Ron Artest ikilisinin aynı anda kadroda olmaması Rockets için bir felaket olur.



Yao’nun yokluğunda daha da boşalan pota altına gelinirse...

Luis Scola, Chuck Hayes, Carl Landry ve sözde pota altı oyuncusu Brian Cook eldeki isimler. Yao Ming olmadığına göre mid-level’dan bir-iki oyuncuyu oraya katmak zorundalar.

Hiç uğraşmayın, bu paraya alınabilecek uzunların kısa listesi hazır: Drew Gooden, Channing Frye, Chris Andersen, Brandon Bass, Antonio McDyess, Rasho Nesterovic, Chris Mihm ve Chris Wilcox...

Yao eğer gerçekten sezonu kapattıysa, Houston Rockets lig yönetiminden “disabled player exception” kazanma hakkına sahip olur. (Bir oyuncusu sezonu kapatan takım “disabled player exception” kazandığında “ortalama NBA oyuncu maaşı” veya “sakatlanan oyuncunun maaşının %50’si” arasında daha az olanını salary cap’te istisna olarak kullanabilir. Yani Yao’nun “disabled player exception” kazanması durumunda bu 5.6 milyon dolara tekabül ediliyor.) Ortalama oyuncu maaşı zaten "mid-level exception" demek. Mid-level ile tek farkı “disabled player exception”ın yalnızca bir oyuncu için kullanılabilmesi.

Houston’daki Yao problemi bu şekilde çözülmüyor ne yazık ki. Gelecek yaz oyuncu opsiyonu olan Yao, en kötü ihtimalle 2011’de serbest kalacak. Müzmin sakat Yao’ya istediği paraları bağlamak önemli bir risk, onu hiçbir şey almadan göndermek de öyle...

28 Haziran 2009

vardın ama “yoktun”, hatırlattın...


Moonwalker filminden esinlenerek yapılmış video oyunu. Bu oyun için o kadar çok jeton harcadım ki ve sırf MJ'in şu hareketine hasta olduğum için.

Micheal Jackson'ın hayatımdaki varlığı bu oyundan ibaret değildi tabi ki. Onun şarkılarıyla büyümüş olmaktan dolayı çok mutluyum ve bunun için de ona sonsuz teşekkürler ediyorum. Aslında O uzun süredir aramızda değildi ve kendini öyle bir hatırlattı ki, yüreğimizi parçaladı. Bazımızın çocukluğunu, bazımızın gençliğini alıp götürdü. Hem de yıllar sonra seyircisiyle buluşmasına ramak kalmışken.

Şu anda müzik kanallarında sürekli onun videoları, konser görüntüleri dönmekte. Onca seneler geçmiş olmasına karşın öyle güzel eskimeyen eserler yaratmış ki. Bu laflar onun kaybından dolayı değil kesinlikle. Yakın zamanda zaten dinlediğim şarkılar. Şu an ki duygularım tabi daha bir karmaşık ve yoğun. Zaten kelimelere dökmekte de zorlanıyorum.

Onun yaptığı müzikten öte bir işti ve biliyoruz ki “Dünya Barışı” için uğraştı. Huzur içinde yat King of the Pop.





rahatsızlık ve kitap


Bugün tarihli Taraf gazetesi 1. sayfasından bir haber bu. Taraf web sitesinin güncelleme hızı dolaysıyla(!) link veremiyoruz. Kısaca İstiklal'de oturup kitap okuyan iki arkadaşımız kolluk kuvvetlerini ve/veya durumdan vazife çıkaran bazı vatandaşlarımızı rahatsız etmiş. Ve bunun üzerine polisler kızları mekandan uzaklaştırmak istemiş. Sebebi de eylem yaptıklarının sanılması ve hatta kitap okuyarak etrafı rahatsız ettikleri gibi bir argüman ortaya sürmüş polisler!

Demek ki ülkede bazı şeyler hiç değişmiyor. Kitap okuyanlar ve kitap hâlâ tehdit olarak algılanabiliyor. Allahtan şüpheli davranıştan veya izinsiz eylem yapmaktan içeri alınmamış bu iki kızımız. Kitapları da yakılmamış çok şükür. O da bir şeydir diyerek mutlu olalım!

beşinci sıra seçimleri


Bilenler bilir Washington Wizards taraftarıyım. Koca draft geldi geçti en ufak oyuncu araştırmasına falan girmedim. Çünkü biliyordum ki takım hakkımızı takas edecek. Bu draftta almayı düşündüğümüz tek adam Blake Griffin olabilirdi ancak onu almak için de sıramız yetmedi.

Muhtemelen lottery yapılır yapılmaz takas görüşmelerine başladık ve sonucunda da bize en uygun teklifi değerlendirdik. Sahip olduğumuz çekirdek kadro yaşları ve kontratları itibariyle çok fazla bekleyemeyecek bir kadro. Bize hemen katkı verecek isimler lazımdı, biz de beşinci sıra karşılığı oldukça iyi isimlerle bu açığı güzel kapattık. Açıkçası draft sonrası da takıma ne zaman katılacağı belli olmayan Rubio karşılığı Mike Miller + Foye deseler hayır demezdim. Bu takımın ihtiyacı veteran katkıydı o da geldi. Drafttan genç bir uzun adayı gelebilirdi ki takımda bundan fazlasıyla var. Ayrıca Etan-Brandon kavgalarından da gına gelmişti.

Sonuç olarak daha önce beşinci sırayı takasa ekleyip Stackhouse + 5 for Jamison yapmıştık. Şimdi de beşinci sıranın karşılığını güzel aldık. İnşallah Jamison kadar başarılı olur bu takas da.