9 Temmuz 2009

çekmeyin kardeşim!


Shaq, transferinden sonra “kralın koruması” olacağını söylemişti ama Nike varken ona pek gerek kalmayacak gibi.
Birçok kişi biliyordur zaten. Nike, LeBron James Skills Academy adında bir kamp düzenleyerek genç oyunculara Kral ile birlikte idman yapma şansı tanıyor.
O şanslı kişilerden birisi de Xavier Üniversitesi’nden Jordan Crawford.
İki numara pozisyonunda oynayan Crawford, genelde atletik yetenekleri ve bitiriciliğiyle tanınır. Çok özel bir oyuncu değildir, ancak iyi bir takımda görev adamı olabilir.
Crawford belki de hayatının en önemli maçını geçtiğimiz gün bu LeBron James Skills Academy’de oynadı. Anlatılanlara göre idman sırasında LeBron’un rakibi olan Jordan, bir hızlı hücumda kralın üzerinden müthiş bir çift el smaç vurmuş ve herkesin ağzı açık kalmış.
Neden mi anlatılanlara göre? Çünkü Nike yetkilileri o sırada salonda bulunan bütün kameraları toplamış ve çekim yapmalarına izin vermemiş.
Üstüne üstlük saha kenarındaki herkesin o ana kadar çekim yapmasına izin verilmiş.
Kamerası elinden alınan birine göre LeBron’un yönlendirmesiyle olmuş bu olay ama, yine de tek bir smaç olayını bu kadar büyütmesi çok garip. Tüm zamanların en iyi pivotlarından biri olan Patrick Ewing’in üzerinden vurulmuş birbirinden güzel bir sürü smaç var. Bu onun değerini düşürür mü?
Kaldı ki LeBron ve Nike o görüntüleri sakladı diyelim, Orlando serisinin tüm maçlarını nasıl saklayacaklar ki?

otuzyedi


Ron Artest'in müzik tutkusunu bilmeyen yoktur herhalde. Indiana Pacers'ta oynarken yeni albümünü tanıtmak için kulüpten izin isteme cüretini göstermişti. TruWarier adı altında bir plak şirketi ve iki albümü var Ron Artest'in. Beş yıl için 34.3 milyon dolarlık bir sözleşmeyle Los Angeles Lakers'a giden Artest, yeni takımında bu müzik tutkusunu formasına yansıtacak.

Aslında Ron Artest kariyeri boyunca Dennis Rodman ile aynı cümle içinde kullanıldı. Ron Ron daha önce Rodman'a saygılarını sunmak için 91 numarayı giymişti. İlk başta Lakers'ta 37 numarayı tercih etmesinin sebebini de Rodman'a bağlamıştım, çünkü Rodman Lakers'ta 73 giymişti. Ancak işin aslı öyle değilmiş.

Ron Artest 37 numarayı Michael Jackson'ı anmak için giymiş. Çünkü Jackson'ın 1980'lerde yaptığı Thriller albümü, en çok satanlar listesinde 37 hafta boyunca bir numarada kalmış. İnce düşünce, tebrik ettik kendisini.

6 Temmuz 2009

hido'yla gece sohbeti





Cumartesi akşamı saat 8'den beri ulaşmaya çalıştığım kişinin telefonu sürekli kapalı ve telesekretere yönlendiriyor. "Fesuphanallah" nidaları eşliğinde ahizeyi kapatıyorum. Bu işlemi defalarca tekrar ediyorum. Artık Türkiye'de saatler gece 03:00'ü gösteriyor. Yani Pazar sabahının ilk saatleri. Uykuya dalmadan son bir kez daha Amerika hatlı numarayı çevirmeye karar veriyorum ve yataktan kalkıyorum. Telefon yine çalmaya başlıyor. Genelde 6. kez çaldıktan sonra telesekreter çıkıyor. 4....5....6....7....(hayret telesekreter çıkmadı)....8....9...Alo...(işte beklenen ses!) Ben: Hido nerdesin baba ya!!! Baycause ben. Hido: Vay baycause kardeşim iyiyim ya koşturmaca işte noolsun.

Bu diyalogla başlayan ve hoş-beş'ten sonra geldik esas konuya.Herkesin merak ettiği Hidayet'in Toronto'ya transferi konusuna. Yaklaşık 10 dakikalık sohbette ise ortaya çıkanlar aşağı yukarı şöyleydi:


Baycause:
Hidayet öncelikle Toronto’ya transferin hayırlı olsun.
Hidayet Türkoğlu: Çok teşekkür ederim.
B: Hido, tam Portland Trail Blazers’la anlaştığına dair haberler çıkmaya başladı ki bu haberlerden yaklaşık 3 saat sonra Toronto Raptors ile anlaştığın basına sızdı. Portland’da neler oldu? Neden son dakikada fikrini değiştirdin? O süreçte neler yaşandı?
H.T: Valla her şeyden önce Portland yönetimine çok teşekkür ediyorum. Hakikaten beni çok iyi ağırladılar, büyük bir misafirperverlik örneği gösterdiler. Havaalanında bana unutamayacağım bir karşılama yaptılar. Ama günün sonunda Portland’ın benim hedeflerim açısından en uygun takım olmadığına kanaat getirdim. 5 senedir Doğu Konferansı’nda mücadele ediyorum ve açıkçası hem Amerika’nın doğusunda yaşamaya hem de Doğu Konferansı’nda oynanan basketbol stiline çok fazla alıştım. Bu saatten sonra yeniden Batı Konferansı’na dönmek benim için tuhaf bir deneyim olacaktı. Orada oynanan basketbola yeniden uyum sağlamak çok kolay olmayacaktı benim için. Toronto Raptors yöneticileri ile zaten görüşme halindeydim ve Genel Menajer Bryan Colangelo’dan beni tatmin eden bir teklif gelince ben de Doğu Konferansı takımı olan Toronto’yu tercih ettim.
B: Peki eşin Banu’nun senin Toronto’yu tercih etmende önemli rol oynadığı iddia edildi. Toronto’nun Türkiye’ye daha yakın oluşu ve orada Türk nüfusun daha yoğun olmasından ötürü Banu Hanım’ın Toronto’da yaşamak istediği ve senin de bu yüzden Raptors’ı Blazers’a tercih ettiğin söylendi. Gerçekten eşin karar vermende seni etkiledi mi?
H.T: Kesinlikle böyle bir şey yok. Yani evli bir insanım ve kariyerim ve geleceğim ile ilgili önemli bir karar alırken elbette eşime ve aileme danışacağım. Sonuçta transferim konusunda karar verirken de eşimin görüşünü almam kadar doğal bir şey olamaz. 5 yıl gibi uzun bir süreçten bahsediyoruz ve ben tek başıma hareket etmeyeceğim. Eşim benim bugüne kadar verdiğim tüm kararlarda her zaman arkamda olmuş ve beni desteklemiştir. Toronto’ya gitme kararı benim kararımdır ve eşim de bu kararımda benim yanımda yer almıştır hepsi bu.
B: Portland’da takımın zaten hali hazırda Brandon Roy ve LaMarcus Aldridge, Greg Oden gibi geleceğini üzerine kurduğu üç oyuncu var. Toronto’da ise All-Star forvet Chris Bosh ile birlikte sen Toronto’nun iki ana parçasından biri olacaksın. Toronto’da üstleneceğin rolün büyüklüğü de senin karar vermeni etkiledi sanırım.
H.T: Haklısın. Portland’da genç ve yetenekli oyunculardan kurulu bir takıma “ağabeylik” yapacaktım. Toronto’da ise Bosh ile birlikte takımı bizim etrafımıza kuracaklar. Ayrıca kadroda Andrea Bargnani, Jose Calderon gibi çok kaliteli Avrupalı oyuncuların olması da benim için bir avantaj. Bunlar işte beni hep Toronto’ya çeken nedenler oldu.
B: Gelelim parasal konulara. Duyduğumuza göre Portland’ın ilk teklifi 5 yıl için 50 milyon dolardı. Daha sonra ise bu rakamın 5 yıl için 57 milyon dolar olduğu iddia edildi. Portland’ın teklifi gerçekte neydi senin ağzından duyalım.
H.T: İlk rakam doğrudur. Portland 5 yıl için 50 milyon dolarlık bir teklifte bulundu.
B: Peki Toronto’nun teklif ettiği rakam nedir? NBA.com’da yayınlanan bir haberde iddia edildiği gibi 60-61 milyon dolar civarında bir kontrat mı sundular?
H.T: Hayır, o çok abartı bir rakam. Duyduğuma göre Türkiye’de bazıları 5 yıl için 80-90 milyon dolar alacağımı yazmışlar. Nasıl uyduruyorlar, nasıl abartmayı başarıyorlar anlamak mümkün değil. İnan henüz net rakamlar belli değil. Avukatım bu işleri yürütüyor o yüzden net bir şey söyleyemiyorum.
B: 53-56 milyon dolar arasında bir rakam telaffuz ediliyor?
H.T: Evet, o civarda bir rakama anlaşacağız. Şunu da söyleyeyim. Eğer Toronto bana Portland’la aynı parayı vermiş olsaydı bile benim tercihim yine Toronto olacaktı.
B: Biraz da artık “eski takımın” olmak üzere olan Orlando Magic ile son dönemlerde yaşadıklarından bahsetmeni rica edeceğim. Şüphesiz Orlando bu sene tarihinde 2. kez final oynadıysa bunda en büyük pay sahibi sensin. 5 seneni verdiğin bir takımda üstelik finale çıkarmayı başardığın bir sezonda takımın seninle anlaşmak yerine adeta arkandan iş çevirerek başka bir oyuncuya yönelmesini nasıl değerlendiriyorsun?
H.T: Valla aslında hiç o konulara girmek istemiyorum, gerçekten beni çok üzen bir konu. Onlar farklı bir yola girmek istediler ve bunun için başka bir hamle yaptılar. Ben de bu karara saygı duyarım ve kendi yolumda devam ederim.
B: Bu konuda yine önemli bir söylenti de Orlando’nun sana bir teklifle geldiği ve senin bu teklifi beğenmeyip reddettiğin yönündeydi. Sen bu teklifi reddedince Orlando’nun da buna misilleme olarak takasla Vince Carter’ı aldığı söylendi. Gerçekten olay böyle mi gelişti?
H.T: Valla bana NBA Draft’ından iki gün önce, 23 Haziran Salı günü Orlando’dan resmi bir teklif geldi. Ben de gelen teklif için teşekkür ettim ve üzerinde düşünmek için birkaç gün süre istedim. Ben daha kabul edeyim mi etmeyeyim mi diye teklifi avukatım ve ailemle düşünürken 2 gün sonra Perşembe günü Vince Carter’ı aldılar. Benim bu takastan en ufak bir haberim bile yoktu ve gerçekten çok şaşırdım. O transfer
Üzerine zaten benim yapabileceğim bir şey kalmamıştı ve ben de ayrılmaya karar verdim.
B: Hidayet, vakit ayırıp sorularımı yanıtladığın için sana çok teşekkür ederim.
H.T: Ben teşekkür ederim, inşallah en kısa zamanda Türkiye’de görüşmek ümidiyle…