18 Haziran 2009

sizler “hâlâ” seyirci misiniz?

Kahretsin, kahretsin yine kahretsin. Ekran başına final serisinin 6. maçını izlemek için geçtiğimde Abdi İpekçi'nin atmosferi gerçekten çok güzeldi. O anda aklıma "eğer maçı Efes alırsa bu güzellik yine devam eder mi? 5. maçın gerilimi buraya yansır mı?" soruları geldi. Aklıma gelen oldu ama yaşanan olaylar tahminim ötesindeydi. Bu nasıl bir taraftarlık? Sahaya girip rakip oyunculara saldırma hakkın nereden geliyor? Bizler nasıl insanlar olduk? Taraftarlığımız, insanlığımızın önüne geçmiş, hatta yok etmiş. Lakers şampiyonluğunu nerede kazanmıştı? Orlando'nun sahasıydı di mi? Şampiyon, şampiyonluğunu yaşayamadan soyunma odasının yolunu tutmak zorunda kalmış mıydı? Bir şampiyon hakettiği şekilde onore edilemedi... Keza aynı şekilde finaldeki rakibi de.

Seriye basketbol açısından bakarsak, iki tarafında hakettiği bir eşleşme oldu. Böylesi güzel bir seri yaşattıkları için kazanana da, kaybedene de teşekkür etmek gerek, gerekirdi. Bunu gösteremeyen kişiler ne taraftardır, ne de birer insan. İzlerken sinirimden ağlayacaktım. Nasıl bir duygudur bu yahu? Kazananı alkışlamamak, kaybetmenin de oyunun bir parçası olduğunu bilmemek.

*Seyirci bu şovun bir parçası ancak böylesi değil. Kulübü sorumlu tutmadan seyirciye verilebilecek bir ceza türü var mıdır?

0 yorum: