11 Haziran 2009

seramikçiler dönüyor mu?


Gümüşsuyu'nun tozlu parkelerinde bizim Irmak'a "Kukoç pas versene" diye bağırdığımız yıllardı. Hepimizin idolüydü ince uzun bacaklı Toni. Onu izlerken büyülenir, onun gibi oynamayı hayal ederdik. 1993 onun Jugoplastika (POP 84) sonrası tek başına rüştünü ispatlama senesiydi. Benetton'da idi artık. Daha doğrusu Kukoç'un Benetton'u idi Treviso takımı. Herkes onların o sene Euroleague'i kesin kazanacaklarını düşünüyordu. Hani hafif sendeleme olursa da bunu Sabonis'li Real Madrid'in başarabileceği dile getiriliyordu. Ya da en azından internetin olmadığı o dönemde ulaşabildiğim kaynaklar öyle söylüyordu. Ancak Kukoç ve arkadaşları Atina'daki Final Four'un finalinde, beklenmedik şekilde yarıda R.Madrid'i geçen Limoges'u karşılarında bulmuşlardı. Tamam artık, kupa mutlak bir şekilde, yine ve dördüncü kez Kukoç'un olacaktı. Ortak görüş buydu.

Ancak Kukoç'u çok iyi tanıyan ve onu bir nevi yaratanlardan eski koçu Boja (Bozidar Maljkovic) Limoges'un başındaydı. Onun sürprizleri vardı. Bilmem kaç yıl sonra Asvel formasıyla Abdi İpekçi camlarında bileğini tuz buz edecek olan Jim Bilba, o dönemin özel skoreri Michael Young, savaşçı Willy Redden, efsane son Yugoslavya milli takımının parçalarından Jure Zdovc, kilit fransız guard Frederic Forte ve her şeyin ötesinde büyük lider Richard Dacoury... Fransa Ligi'ni o dönem Limoges domine ediyordu, müzede bir kaç Koraç ve Kupa Galipleri de vardı belki ama Final Four'da bu denli etkili olabilecekleri beklenmiyordu.

Velhasıl, finalde Benetton'u yenip tarihin en büyük şok dalgalarından birini yaratıyorlardı. Gencecik tığ gibi delikanlı Kukoç'un Jugoplastika'sının 5-6 yıl önce yarattığı dalgayı bu sefer Fransa'nın küçük seramik kentinin takımı Limoges'un Fransız versiyonu izliyordu. Özellikle genç Forte'nin Kukoç'un topunu çaldığı pozisyon akıllara kazınmıştı. Sonrasında Limoges yine Fransa'da etkili olmaya devam etti fakat tüm dünyada değişen ekonomik düzenin spora sirayetinden en çok etkilenen fertlerinden biri oldular. Kötü yönetim onların lig birliği tarafından 2004'de ligden düşürülmesine neden oldu. Aynı David Rivers'ın Antibes'ine olduğu gibi.

Bu kadar girizgahın, Limoges'dan bu kadar bahsetmemizin sebebi ise, yıllar sonra unutulmaz takımın Pro A'ya geri dönme ihtimalinin ufukta belirmesi. Pro B'de sistemine göre normal sezonun lideri ve play-off şampiyonu Pro A'ya yükseliyor. Ligi beşinci bitiren Limoges play-off'larda müthiş bir seri tutturarak finale yükselmeyi başardı. Tek maç olarak oynanan Bercy finalindeki rakibi ise diğer yarı final eşleşmesi olan Bourg-Poitiers serisinden gelecek takım olacak. Yenerlerse eski çınar köklerini alıştığı yere salmaya yeniden başlayacak. 9 lig şampiyonluğu, 6 Fransa Kupası, 3 Koraç Kupası, 2 Saporta ve 1 Euroleague şampiyonluğu çınarın dallarında sallanıyor zaten.

Tek tutkusu basketbol olan bu şirin Ortabatı kentinin ölü toprağı serpilmiş Fransa ligine yeniden hareket getireceği umudunu taşıyorum. Şimdilerde başkanlığını Frederic Forte'nin yaptığı kulubün en azından o keyifli anıları şekil 1 A 'da görüldüğü üzere canlandırması yeterli olacaktır. Lakin yine de işin hüzünlü bir yanı var. O da ezeli rakipleri Pau Orthez'in onların geldiği yere düşmesi. Bu da başka bir postun konusu zati.

(Resim açıklaması: Limoges'un Kupa 1'i kazanmasının ardından L'Equipe nüshası. "Zafer Günü" manşetinin altına doğru iki alt başlıktan ilki "Mutluluk Sarhoşu", ikincisi ise Boja'yı kastederek "Bravo Sihirbaz" olarak yazılmış...)

1 yorum:

verde dedi ki...

forte'nin o çaldığı topun faul olduğu yıllarca konuşulmuştu. boziko'nun saha dışı faktörleri yanına aldığı bir başka avrupa finali daha...