14 Haziran 2009

efes bir adım önde


Maçın ilk yarısında daha dengeli, hücumda çok daha fazla top çevirip doğru şutu bulmaya çalışan taraf Efes Pilsen'di. Kaya'nın, serinin geri kalan maçlarındakinden daha cesurca direk çembere giden hücumlarıyla pota altından kolay sayılar buldu Efes. Bu sayede farkı ilk çeyrek sonunda farkı 12 sayıya kadar çıkarsalar da ribaund konusundaki zaafları ve kolay faullerle Fenerbahçe'nin skorda kendilerini yakalamalarına yardımcı oldular. Fenerbahçe'nin ilk yarı boyunca topu çember altına indirememesi oyunun gidişatını Efes Pilsen'in yönlendirmesinde büyük etkendi. İki taraf adına da kaçan serbest atışlar ilk yarı sonunda skorun başa baş gelmesinin sebeplerinden biriydi.

İkinci yarı basit top kayıplarıyla başladı ama geriden gelmenin enerjisiyle, Solomon-Oğuz Savaş ikilisiyle rakibini yakalayan Fenerbahçe 42-41'lik skorla maçta ilk kez öne geçti ama bu bölümde belki de serinin en kritik adamı olan Sinan Güler önce savunmada Solomon'u sindirip sonra da hücumda kiritik bir üçlük ve bir tane inanılmaz tip-basketle Efes'in maça tutunmasını sağlayan isim oldu. Shumpert'ın sayılarıyla 4. çeyrek başında fark tekrar 7 sayıya çıksa da Mirsad'ın aklımda kalan en az 3 tane çok zor basketiyle Fenerbahçe bir kez daha skora ortak olmayı başardı.

Maçın son 26 saniyesine Efes 2 sayı farkla önde girdi ve bu anda Ergin Ataman cesur bir karar alıp top Fenerbahçe'deyken Ömer Onan'a faul yapıldı. Bunun, Ergin Ataman'ın tüm seri boyunca yaptığı nadir doğru kararlardan biri olduğunu düşünüyorum. Ömer'in başarılı faulleriyle son 15 saniyeye berabere girildi ve plan Ergin Ataman'ın "en azından top elimizde olsun, en azından yenilmeyelim" stratejisi üzerinden işlemeye çalışıyordu. Çalışıyordu diyorum çünkü Efes topu köşeye sıkıştırarak top kaybı yapmanın eşiğinden döndü. Topu köşeden oyuna sokan (bu sezon NBA ve BBL'de ne kadar çok değerli oldu bu topu oyuna yandan sokmalar) Efes Pilsen 5 saniye ihlali yapmak üzereyken Ömer Onan'ın çok gereksiz faulüyle ayrı bir paradoyi daha izlemeye başladık. Maçın en kritik anında yeni kurallardan birini daha yaşamış olduk. Top henüz oyuna
girmeden Ömer, Smith'e faul yaptığı için sportmenlik dışı faul kararı çıktı ve işlerde bu andan sonra çığrından çıkmaya başladı. Böyle kritik bir hatanın üstüne hakemlere kontrolsüz itirazda bulunan Fenerbahçe cephesi o saniyeden sonra zaten az olan kazanma şansını da tamamıyla kaybetmiş oldu ve Efes serinin ilk ev sahibi galibiyetine imza atmış oldu.

Sahadaki oyunculardan bazılarının itirazlarını da anlayışla karşılamak isterim ama sezon boyunca yaptığı hiç bir şeyi anlayamadığım Rasim'in gidipte masa hakemlerinin bulunduğu masayı gözü dönmüş sapıklar gibi tekmelemesinin hiç bir açıklaması olamaz bana göre. Referanslarından dolayı biraz abartacağım ama bu hareketinden sonra 1 yıl bile ceza alsa kolay kolay akıllanabileceğini sanmıyorum.

Seri boyunca teknik faul düdüklerinin, Efes cephesinden Kaya ve Kasun'a, Fenerbahçe cephesinde ise Mirsad, Semih, Solomon ve Rasim'e çalınamayışının! bu kritik maçın son saniyelerine sıkıştırılmaya çalışılması da hakemlerin bir kez daha maçın önüne geçmesinde etkili oldu. Serinin önceki maçlarında her pozisyonda hakemi Allah'a haval edenler ve rakibi kendisine ters bir hareket yapsın diye ortamı bilerek gerenlere gereken düdükler çalınmış olsaydı kimsenin bu kadar gerileceğini düşünmüyorum.

Sırtı dönük oyun anlamında belki de maçın en etkili ismi olan Oğuz'u yeteri kadar kullanamayan Tanjevic'e de burdan selam olsun.

Ömer Aşık son 2 sezondur açık ara en favori sporcum. Yaşadığı şanssız sakatlık sonrasıda beklediğimden de hazır dönmüş olması çok sevindirici ama tüm yeteneklerine ihanet eden o serbest atışlarını geliştirmesi şart. Attığı air-ball ve her çizgiye gelişinde kendine olan güvensizliği çalışma azmiyle buralara kadar gelen Ömer'e hiç yakışmıyor bence.

Yazıyı da Melih Gümüşbıçak'ın 3. çeyrek sonunda ki harika yorumuyla bitirelim.

"Green şuuuut girmiyor, ayak çizgide; girse de girmiyor"

0 yorum: