17 Eylül 2009

sağlık olsun!

Şu maç öncesinde herkesin bildiğim bir şey vardı. Bu çocuklar maçı kaybetse bile ellerinden geleni yapacaklardı. Zira öyle de oldu. Rakip bu kadar iyi dış şut atarken, 19 sayı farkla öne çıkmasına rağmen asla geri adım atmadılar. Yediğimiz 13 üç sayılık atışa rağmen onları maç sonunda yakalayabilmek ve hatta kazanacak şansı bulmak bile bu turnuvada bizi önceki yıllara göre farklı kılan durum olarak karşımıza çıkıyor.

Aslına bakılırsa turnuvanın diğer maçlarına nazaran inişli çıkışlı bir performans gösterdik bu maçta. İlk olarak savunmada çok kötü başladık maça. Fakat ikinci periyotta bir ara o kadar sert hale geldi ki savunma, Slovenya pota göremez oldu. Eğer üçüncü periyotta inişli çıkışlı bir performans yerine dengeli bir oyun ortaya koysaydık burada 6-0 yapmanın mutluluğunu yaşıyor olacaktık.

Bundan önceki maçlarda yaptıkları ile hakkını vermemiz gereken Tanjevic bence büyük hatalara ve özellikle rotasyon yanlışlarına imza attı. Özellikle çeyrek final maçı sonrasında saçma statü sonrası takvimin sıkışacak olmasına rağmen Ersan, Ömer ve Hidayet'i 3o dakika üzerinde oyunda tutmak büyük bir riskti. Rotasyonu önceki maçlara nazaran daha kısıtlı tutmak, Lakovic üzerindeki savunma çok kötü yapılırken bile Sinan'ı denememek kolay açıklanabilecek bir durum değildir. Bunun yanında son topta Ender o kadar içeriye girdikten sonra soğuk oyuncu üzerinden 3 sayı atarak maçı kazanmak gibi bir tercihin doğruluğunu-ki elenme veya devam etme maçı olsaydı tercih bu mu olurdu acaba?- her ortamda tartışırım. Fakat herkesin olduğu gibi onunda hata yapma şansı olduğunu da biliyorum.

Bundan sonra artık maçları tek tek düşünme zamanıdır. Öncelikle hedef maçımız Yunanistan. Bana kalırsa özellikle sertlik ve pota altı hakimiyetimizle rakibi yenebilecek güçteyiz. Eğer bu artılar iyi değerlendirilip, özellikle savunmada alternatifler doğru değerlendirilirse bence düşündüğümüzden kolay bir maç bile olabilir. Umuyorum ki herşey istediğimiz gibi olur.

Son olarak şu saçma fikstüre değinmek gerekiyor. Bugün maç yapmış olan İspanya ve Sırbistan yarın farklı bir şehirde yine sahada olacak. Kısaca tüm finallerin aralıksız 17-18-19 ve 20 Eylül tarihlerine neden sıkıştırılmış anlamakta zorlanıyorum. Bazı maçlar arasında sadece 14-15 saat olduğunu görünce şaşırmamak elde değil. Bundan sonrasında sadece doğru setleri çizmek, doğru beşi bulmak, doğru oyuncuları değiştirmek değil, oyuncularını aktif bir şekilde dinlendirmekte önem kazanacak gibi görünüyor.

1 yorum:

Adem dedi ki...

Dün akşam ben de Sinan'ın tercih edilmediğini anlayamadım doğrusu. Yine de ne kadar kötü başlarsak başlayalım her hattımızla taş gibi bir takım olmuşuz izlenimini edindim ben bu maçta bir kere daha. Ayrıca bir ara fark 18 iken Türkiyenin galibiyetine 20 milyon verdim, Sinan o üçlüğü soksaydı gelecek parayla Adapazarı basketbol camiasına güzel bir iftar çekecektim, kısmet değilmiş :)