14 Ağustos 2009

basketbol veya okul



Enes olayı gündemi öyle meşgul ediyor ki, esas tartışılması gereken konu ne yazık ki yine gündemden kaçıyor. Birçok prospect sınıfına koyulmuş çocuk ilerleyen yaşlarında bu sorun ile karşı karşıya kalmıştır. Ve bir kısmı okuma uğruna basketbola veda ederken, bir kısmı da basketbol uğruna okumaya veda etmiştir. Şanslı bir azınlık ikisini bir arada götürebilmiş ve bir şekilde kendilerini çok yönlü olarak geliştirme şansına sahip olmuştur.

Aslında en güzeli de ikisini bir arada götürebilmek olsa gerek. Bunu ülkemizde nadir de olsa deneyen oyuncuları görebiliyoruz. Gerçi bu oyuncuların geneli de "ne işi var orada, euroleagu seviyesinde oynayarak daha fazla tecrübe kazanırdı!" gibi laflara maruz kalır. Şu an aktif oyuncular içinde bu işi en üst seviyede götüren iki oyuncumuz Engin Atsür ve Sinan Güler olarak gözümüze çarpıyor. Engin üst düzey bir okulda oynayarak bu yola baş koysa da, Sinan onun kadar iyi bir okulda olmamasına rağmen bence şu ana kadar daha iyi bir grafik çizmiştir. Araştırırsak başka yerli veya yabancı birçok alternatif bulmamız da mümkündür.

Enes Kanter son günlerde gündeme bomba gibi düştü. Avrupa Şampiyonasındaki performansı sonrası bir fenomen haline gelmişken, üstüne kolej okuması meselesi gündemi işgal etmeye başladı. Konu ile alakalı yazılarıa ağırlıklı olarak Mete Abi yazdığı kadarı ile takip etmeye çalıştım. Aslında gayet normal karşılanması gereken bir tercihken medyamız herşeyi abarttığı gibi bu konuyu da abartmayı başardı. Dünya Enes'i merak ederken ülkemizde pat diye hedef tahtasına konuldu. Neler yazılmadı ki; Hürriyet gazetesi Fenerbahçe resmi sitesi gibi zehir zemberek bir haber yaptı, bazı sitelerde Avrupa'ya pazarlanmak için gittiği iddası dillendirildi, menejeri olarak alakası olmamasına rağmen Tolga Tuğsavul'un adı geçti. Üzerine de bu haberlere yapılan yorumlar ve taraftar forumlarındaki muhabbetler tuz biber oldu.

Ben hepsini bir kenara bırakıyorum, Enes'in annesi veya babası olsam diye düşünmeye çalışmak istiyorum. Herhalde bende şu durumdan farklı bir hareketi yapmayı zerre kadar düşünmezdim. Oğlumun bir sakatlık sonrası hayatla mal gibi başbaşa kalması yerine, Engin gibi, Sinan gibi, Mehmet Şahan gibi, Gökbörü ve daha nicesi gibi iyi bir okulda okuyup kendini çift yönlü geliştirmesi isterdim. Sanırım Enes'in babası da aklı başında bir karar verdiğini düşünerek -mutlaka etki altında kalmıştır ama- bence doğru kararı vermiştir.

Esasında bu işin birçok ayağı var. Gönül isterdi ki ABD'deki yapının bir benzeri Avrupa veya ülkemiz için kullanılabilir olsaydı da bunları yaşamasaydık. Fakat ne yazık ki bu tip bir durum gerek eğitim sistemi ve gerekse sınav sistemi ile gerçekleşebilirliği adeta imkansıza yakın. Biz 10-15 yaşında ailesinden koparılarak basketbolcu olmak için Bosna'dan, Rusya'dan, Yugoslavya'dan, Türki Cumhuriyetlerden getirilmiş oyun çağındaki basketbolcuların-yada modern devşirme mi diyelim- psikolojisini bugüne kadar hiç düşünmemiş bir camiayız. Fakat en azından kendi çocuğumuz için isteyeceğimiz ve daha insancıl olduğu su getirmez gerçek olan şu tercihe saygı gösterebilseydik!

16 yorum:

Adsız dedi ki...

yaklaşım naif, yorum anlanmlı.. peki 18'ini dolduran Enes bir Avrupa takımına imza atarsa ne diyeceğiz..

Sevgili Kerem Gönlüm'ün yaşadığı talihsizlik hakkındaki yazınızı da merakla bekliyoruz..

muyu dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
muyu dedi ki...

o zaman da yorum hakkimiz yine sakli olacak. yine yazacaklarimiz olacaktir elbet. fakat ben mete abi ile konustuklarim sonrasinda ailesinin neler dusundugunu anlamis oldugumu dusunuyorum. ayrica camianin refklekslerinin yanilgiya cok acik olmasini dusunerek cogu seyin sadece ve sadece ahbap-cavus iliskilerinin bir sonucu oldugunu dusunuyorum. keza eklemek gerekir ki dogus kolej yollarina dustugunde bu tip olaylar cikmamisti. ufaktan soylenmeler olmustu sadece. depremin siddeti bu kadar agir olunca artcilari da hafif olmuyor en nihayetinde...

eau rogue dedi ki...

Peki kulüpler Enes gibi örneklerden yola çıkarsak A takımlarında bir sezon bile oynatamayacakları oyuncular için neden altyapıya yatırım yapsınlar. Bugün Efes'in durumu ortada altyapıyı neredeyse tamamen sallamış ve politikasını oyuncu yetiştirmek yerine yetişmiş oyuncuya para yatırmaya çevirmiş durumda. Yarın Fenerbahçe Ülker de yeni salonu bitip de yeterli bütçeye ulaştığında şimdiki gibi altyapıya yatırım yapmak yerine Efes'in politikalarına yönelirse bunun Türk basketboluna büyük zararı dokunur. Potansiyelli oyuncular için zaten NBA kaçınılmaz bir son ama kulüp de yetiştirdiği oyuncuyu en azından iki üç sene kullanamadıktan sonra neden bu atıl yatırımlarla uğraşsın ki? Fenerbahçe'nin bir A takımı var ve altyapının hedefi buraya oyuncu yetiştirmek NCAA'e NBA'ye değil. Kulüp, hedeflerini çizerken Enes gibi oyunculara güvenerek planlarını yapıyor. Bu yüzden kulüplerin tepkisi gayet doğal. Enes'ten ağzı yanan Fenerbahçe yarın yeni dört numara adayı Berkay'ı da aynı şekilde kaybederse sanmıyorum ki altyapıya şimdiki kadar önem versin. Olaya kulüp tarafından bakarsak onların da en az Enes kadar haklı olduğunu görürüz.

muyu dedi ki...

oncelikle altyapi yatirimi zaten bir kumardir. bunu bilmeyen bu ise girmez. cok buyuk yatirimlar yapip a takim seviyesinde sadece yurtdisina gitti diye degil, yapamadigi icin oynayamamis bir cok isim mevcut. bunun yaninda x oyuncu ben okumak istiyorum diyip pat diye birakip sporu gittiginde kulubu hicbirsey yapamaz. veya x sporcunun babasi memur a sehrinden b sehrine tayin- ya da memur degil issiz, erdinc balto gibi babasina is bulundu- oldu. o anda cocuk bedelsiz serbest kalir ve istedigi kulube transfer olur.

yani buradan baktiginda olay zaten bir risk. bu riski goze almadan amator-altini ciziyorum- bir ise tum gelecegini kimse baglamaz. ki ayrica soyle bir olay var. enes ne ilk ne de son olacak. daha once de demisimdir belki, su an yasanan depremin siddetinin bir dogus balbay veya bir engin atsur kadar hafif olmamasi meselesi...

ayrica tam net bilmemekle birlikte enes profesyonel oldugunda profesyonel oldugu kulup belli bir bedel odemek zorunda kalacak diye biliyorum. bu rakamin da alti haneli olmasi olasi...

Adsız dedi ki...

Enes ropörtajında birinci seneden sonra drafta gireceğini söylemiş. Yani eğitim biraz hikaye, sonuçta yalandan 1 sene üniversite okumayla dil dışında hiçbir şey kazanılmaz. Dil de insan azim ederse dünyanın her yerinde öğrenir. Bir de aynı ropörtajda kendisine önerilen kontrat 5 senelik olduğu için çok uzun bularak biraz da bu kararı vermiş. Benim tahminim Rubio'nun durumunu görerek herhangi bir bonservisle uğraşmamak için eğitim bahanesiyle alınmış bir karar.
Saygı duymak lazım ama şimdiden Enes'i diğer oyuncuların takip edeceğini düşünerek davranılması gerekir.

granger17 dedi ki...

bence çok hafif olarak enesin yaptığı nankörlüktür.enesin sakatlandığında mal gibi ortada kalacağını düşünmüşsün fenerbahçe 21-22 yaşına kadar oynaması için 2 md teklif etmiş senelik bunu enesin babası söylüyor okul takımında herhangi bir durumda sakatlansa ortada ne gibi kalacak merak ediyorum . acaba hiç önündeki insanları düşünmedimi insan bir bakar örneklere hidayet gibi koskoca bir örnek var takımına yani efese verebileceği maksimum katkıyı verdi onun döneminde final four oynadı efes ve takımınında iznini alarak nba gitti nbade en iyi 15-20 oyuncu arasında gösteriliyo yabancı dilide çatır çatır konuşuyo aynı örnek mehmet okur içinde geçerli

eau rogue dedi ki...

@Muyu

Eğer bu zihniyetle bakarsak kulüplerin altyapı yatırımı yapmaları tamamen saçmalık öyleyse. Altyapıya yaptığın yatırımda hedef atıyorum 100 oyuncu arasında bir iki tane A takım oyuncusu çıkarmaktır. Yoksa altyapıdaki her oyuncudan verim bekleyerek yatırım yapmıyor kimse. Bunun maliyeti de sanmıyorum ki aynı ayarda yetişmiş bir oyuncuya yapılacak masraftan yüksek olsun. Sonuçta ekonomik olarak mantıklı bir karardır hele ki Fenerbahçe Ülker gibi oturmuş bir altyapınız varsa tabi ki planlar altyapıya göre yapılır. Bunu kumar olarak addedip Enes gibi oyuncuların yaptığını normalleştiremeyiz. Ona bakarsak hayatta her şey biraz kumardır. Efes'in Rakocevic veya Fener'in Greer transferleri bile kaybedilen bir kumar olabilir. Başarılı olacaklarının veya onların da bir sakatlık geçirmeyeceğinin garantisini kimse veremez. (bkz. Gricek)

Enes röportajında sakat olduğum için geçen sene gitmedim demiş. Peki bunu o sırada kendisini tedavi etmekle uğraşan kulübüne söyledi mi? Eğer söylemediyse ki iki tarafın şimdi ve önceki açıklamalarından bu anlaşılıyor, kulüp elbette ki planlarını Enes'e güvenerek yapacak. Sizin elinizde böyle bir potansiyel olsa hiç mi ileriye dönük planınız olmaz? O zaman Fenerbahçe Ülker niye sakat oyuncusunu tedavi etmek için 6 ay boyunca maddi manevi emek harcasın? Sakatlığı geçince başka bir takıma gidip, kulübe o da bir ihtimal 100-200 bin dolar kazandırsın diye mi bunca emeğin karşılığı? Kaldı ki kulüp bu yatırımları yetiştirme ücreti almak için değil bu oyunculardan en azından iki-üç sene A takımda yararlanmak için yapıyor. Fenerbahçe Ülker'in, Enes'i 10 seneliğine kulübe bağlamak gibi bir planı yok ki zaten istese de yapamaz. Buradaki formül basit: Enes'in 3 sene sonraki gidişinin bu takıma çok büyük zararı olmayacak çünkü Enes'in pozisyonuna talip yeni adaylar var altyapıda. Kulüp bu zinciri daha kuramadan böyle nedenlerle bozulursa arkadan gelen oyuncu yetişene dek bu boşluğu doldurmak için transfer yapmak zorunda kalacak. Dolayısıyla Enes şu haliyle Fenerbahçe için boşa geçen zamandır. Bunu daha Enes'in seviyesine gelemeden altyapıdan ayrılan oyuncuları örnek vererek altyapıya yatırım yaparken bunu göze alacaksın gibi bir savunma yapmak manasız geliyor bana.

Bundan önce Doğuş'un çizdiği yolu Enes şu anda daha da keskinleştirdi. Oyuncuların bu kadar erken yaşlarda NCAA'e gitmeleri şu anda altyapılarda olan onlarca oyuncunun da benzer şekilde yol izlemelerine neden olabilir ki olacaktır da. Sizin gibi düşündüğümüzde altyapıya yatırım yapan kulüpler enayi oluyorlar bu durumda. Benim sizin açıklamanızdan anladığım budur.

Enes için empati yapalım tabi ki sonuçta kendi hayatı ve en doğru kararı verdiğine inanıyor ama onu yetiştiren, sakatlığında bile yanında olan sonuçta ona göre bir takım planlar çizerek beklentileri olan kulübün ve antrenörlerinin yerine koyun bir de kendinizi. Onlar için de biraz empati yapalım. Fenerbahçe Ülker, Enes'i oynatma planlarıyla herhangi bir 4 numara transferi düşünmezken şimdi böyle bir transfere ihtiyaç duyuyor ve muhtemelen de yapmak zorunda kalacak. Yarın aynı beklentiler Berkay veya x bir isim için de olacaktır mutlaka ama o zaman da Enes örneğindekiler yaşansa siz ne hissederdiniz mesela? Burada kulübün de idari bir takım hataları vardır mutlaka ama her iki taraf da kendi içinde haklıdır. Orta bir yol bulunabilirdi bu konuda. Enes'in en azından 1 sene daha takımda kalmasının ona ne gibi bir zararı olabilirdi? Sakatlanmak falansa mesele kulüp daha önceki ağır sakatlığında onu yüz üstü falan bırakmadı. Ha basketbol hayatını bitirecek bir sakatlıksa sorun, aynı sakatlığı Amerika'da da yaşayabilir. Bu örnekler çoğaldıkça FIBA'nın ya da yerel federasyonların bir takım önleyici tedbirler alması da kaçınılmaz bana göre çünkü burada sadece oyuncuların değil kulüplerin çıkarları da korunmalı. Buradaki problem sadece oyuncuya ya da kulübe empati yaparak bir tarafı haklı çıkarabileceğiniz bir konu değildir. Kulüpleri altyapı yatırımlarından soğutmanın ya da altyapıyı kumar, şans eksenine sokmanın ülke basketboluna ne gibi bir faydası olacaktır ki ileriye dönük?

muyu dedi ki...

olayi farkli bir noktadan incelemek istiyorum. bu sene koleje giden tek oyuncumuz enes kanter degil. giden isimlerden bir digeri de onunla ayni koleje gidecek isikspor oyuncusu kevin kaspar. isiksporun uzerinde cok buyuk emek verdigi, milli takim seviyesine ulasmis bir oyuncudur. fakat nedense enes olay oldugu kadar kevin goz ardi edilmistir. cunku fenerbahce gibi ne medya gucu, ne de taraftar gucu vardir. eger enes gectigimiz sene gitse belki bu kadar olay olmayacakti. fakat fenerbahce'nin planlarini ciddi manada enes uzerine kurmasi su an yasadiklarimizin sebebidir. keza bunu dogus balbay'in gidisinden de anlayabiliriz.

ayrica dogus'un cizdigi yol yeni degildir. dogustan once bu yoldan gitmis cok oyuncu olmustur. ve bu dogus'un cizmedigi yoldan profesyonel kontrat imzalamayan her oyuncu gitmeye devam edebilir. sonucta bu bir insan hakkidir. cunku cocuklardan, profesyonel kontrati olmayan, spor yapmasi amaciyla altyapi yapilanmasi kurulmus kuluplerde oynamakta kendileri. sehir icinde bonservisli, aileleri sehir disina gittiginde bonservissiz gitme haklari mevcut yonetmelikler ile saglanmistir. sakli olan hakkin kullanilmasina, hak degilmis gibi yaklasilmasi yakisiksizdir. ayrica enes'in gidecegini serdar apaydin dahil bircok altyapi hocasi bilmektedir. ayni serdar apaydin'in a takim yardimci antrenoru oldugunu bilmeyen yoktur. yani bu kacarcasina yapilmis bir gidis degil, tabani hazirlanmis bir gidistir. fenerbahce'nin bir emegi vardir. bunu kabul etmemek mumkun degil. ayni diger giden topcularda kuluplerinin payi oldugu gibi. ama bu oyuncularin uluslararasi transferlerinde veya baskebtol oynamalarinda takibi yuruten kurum fiba'dir ve gittiklerinde fiba bu topcular icin kuluplerine yetistirme ucreti saglar. fakat su an oldugu gibi fiba'ya tabi olmayan basketbol ulkesine gittiklerinde basketbolu biraktiklari kabul edilir. yani enes su an fiilen federasyon cephesinde basketbolcu degildir. oyle elini kolunu sallayip gider. fenerbahce'nin veya diger kuluplerin isine gelmiyorsa-ki boyle bir durum da soz konusu degildir- bu isi birakirlar. ama herkes enes olmadigi icin, herkes bu zor yolu secmeyecegi icin, elde olabilecek fayda zarardan daha fazla olacagi icin bu kulupler dusundugunuz kadar kolay bir sekilde altyapidan vazgecmez! enes gider fener enes gibi bir prospect bulmasa da bu isten ders cikarir, aile kafalar, cocugu paralar gitmeyecek oyuncu getirir yerine. eger giden topcu sayisi fazla hale gelirse olaya fiba'nin el atmasi soz konusu olabilir.

bu arada sunu da gorelim. bu isten cani yanan sadece fenerbahce degildir. gectigimiz yillarda efes'in cok seyler bekledigi mehmet sahan, deniz kilicli, engin atsur de bu yolu secmistir. sinan guler de ayni yolun yolcusu olmustur. bir zamanlarin buyuk prospect adayi gokboru aygar da ayni yoldan gitmistir. ciliz ali ton gibi baska nice isim bu yoldan gitmistir. insanlar bu yolu kimi zaman iyi bir egitim almak icin, kimi zaman da nba oyuncusu olmak icin tercih etmislerdir. ben gidene de kalana da birsey demiyorum. fakat kendi adima ufuk genisletecegine inandigim kolej yolunu her zaman da cazip gormusumdur. merak etmeyin enes gibi en fazla 2-3 oyuncu cikar. gerisi euroleague de oynmamak varken ne yapsin kolejde!

eau rogue dedi ki...

@Muy

Enes'in gideceğinin Fenerbahçe tarafından bilindiğini ve kaçarcasına gitmediğini söylüyorsunuz. Enes'in Mayıs ayında NTV'deki canlı yayında katıldığı programdan alıntılıyorum. Eğer kaydını izlemek isterseniz NTV'nin sitesinde yayın mevcut.

"NBA ve Avrupa için henüz erken. Fenerbahçe'de iyi bir kariyer yaparak gitmek istiyorum. Altyapımın sağlam olmasını istiyorum."

Buna benzer pek çok demecini okudum, dinledim kendisinin. Hadi 1 sene önce bunları demiş olsa söylenecek bir şey yok lakin 2 ay önce böyle diyen birinin kaçarcasına gitmediğini iddia etmek için bizim bilmediğiniz bir şeyleri biliyor olmanız lazım. Bu durumda da Enes kendisi üzerine planlar yapan insanları bariz bir şekilde kandırmıştır. 2011'de drafta gireceğim diyen ve söylenenlere göre dersleri pek parlak olmayan bir oyuncunun kusura bakmayın ama okumak için gittiğini söylemek ancak iyimserlik olur. 2 ay önce böyle diyen bir oyuncu birden fikir değiştirirse bunu yönetimin veya Serdar Apaydın'ın bilmesinin şu aşamada hiçbir esprisi yok. Ne yapmasını bekliyordunuz ki kulübün iki-üç haftada? Fenerbahçe kendi planlarını yaparken sanki Enes bunların farkında değilmiş gibi konuşuyorsunuz. Oyuncuyla fikir alışverişinde bulunmadan o seviyedeki bir organizasyonda kimse uçuk hayaller peşinde koşmaz.

Yukarıda onca isim saydınız ama Doğuş bu yolu açtı derken gündemdeki isimlerden biri olduğu için Doğuş'un da bir örnek olduğunu belirtiyorum yoksa Amerika'yı yeniden keşfetmiş demiyorum. Enes Kanter tabi ki o isimlerden daha fazla yankı bulacak bunu hemen Fenerbahçe'nin medya gücüne getirmeden önce Doğuş'ta niye bu kadar gürültü patırtı çıkmadığını da düşünmek lazım. Bu oyuncuların hiçbiri Enes kadar potansiyel vaat etmemişti. Dolayısıyla Fenerbahçe Ülker'in sızlanması gayet doğal. Fenerbahçe kendi çapında önlemler almaya çalışacaktır ne kadar başarılı olur bilemiyorum ama bu gidişler altyapıları etkilemez, kulüplerin yetiştiricilerin şevki kırılmaz teorilerinizin doğruluğunu ancak olur da sağ kalırsak 10 sene sonra falan öğrenmiş oluruz. Siz muhtemelen NBA ve kolej hayranlığınız nedeniyle ne kadar oyuncu her zaman haklıdır modunda takılsanız da yukarıda sayılan ve ileride aynı minvalde örneklerle saymamız muhtemel isimlere kulüplerce harcanan emeklerin, yatırımların çoğu boşa gitmiştir. Maddiyatın ötesinde bu oyuncuların yetiştiricilerine ödemesi gereken bir vefa borcu vardır. Her şeyi bu kadar maddiyat çerçevesine oturtup tek pencereden olayları yorumlarsanız zaten tartışılacak bir şey kalmamış demektir.

muyu dedi ki...

öncelikle bunu ben soylemiyorum. enes medyaspor'a verdigi roportajda soyluyor. ayrica benim dedigim sey bunu enes'in gidebilecegini camiadaki herkesin asagi yukari bildigidir. ayrica fenerbahce'ye yararli olmak istiyorum lafini, basketbolu fenerbahce'de birakmak istiyorum seklinde bir demece de cevirebiliriz. taraftar baskisi olan camialarda bu sik karsilasilan bir durumdur.

bunun yaninda enes kadar etkisi olmasa da deniz kilicli efes icin son derece ciddi bir projeydi. keza engin atsur'u hocalarinin fenomen-birebir tabiri ile- olarak degerlendirdigi bir donem vardi bu ulkede. aslina bakilirsa fenerbahce icin dogus'un da etkisi cok farkli degildi altyapi donemlerindi. cogu kisi sutu olmamasini bile gormezden gelip kendisine superstar yakistirmalarina cok onceden baslamisti.

bunun yaninda altyapi sevki konusunda ben herhangi bir kayip olacagini zannetmiyorum. ki bu tecrubeler ile sabittir. bu noktada karsiyaka, efes gibi fenerbahce ve oncesindeki altyapi takimi ulker'den cok onde olan takimlarin yetistirdikleri ve kaybettikleri oyunculari kendinize ornek alabilirsiniz. oncelikle bu camialar basketbolla yasadiklari icin basit seylerle basketboldan vazgecmezler. keza ayni altyapi kulturune yavas yavas kavusan fenerbahce de enes veya dogus'u kaybetti diye bu tip hayal kirikliklari ile sadece duraksar. belki senet gibi kanuni olmayan yollara girer. ama daha fazlasi olmayicagina adim gibi eminim. sonucta ne efes ne de basketbolcu fabrikasi karsiyaka-ki cogu oyuncusunu a takiminda bile oynatamadan kaybetti- bu yetistiricilik cabalarindan vazgecmedi. efes her ne kadar parali bir kulup olsa da karsiyaka basketbol icin daha acik bir ornek olabilir. ayrica soyle bir ornegi de litvanya'dan verelim. cogu topcusu direkt koleje giden bir ulkedir litvanya. ama kaunas bu sevkini asla kaybetmis midir? cevabi acik, bu sevki kaybetmeyecekleri de acik.

bence altyapilara ncaalerin zarar verecegi gundemi yapay. avrupa su an ncaa'lere giden oyunculari degil de, nba'in avrupa basketboluna zarar verip vermedigini tartisiyor. bunun onune nasil gecerizi konusuyor. ve mevzu fenerbahce olmayinca deniz de gidiyor, engin de gidiyor, konu olmuyor.

eau rogue dedi ki...

Mevzu çok uzadı. Son birkaç şey söyleyip kendi adıma kapatmak istiyorum konuyu.

Yukarıdaki alıntıda muhtemelen yanlış anladığınız bir nokta var. Basketbolla alakası çok fazla olmayan insanlar bile Enes'in zaten bir gün gideceğini biliyordu. 2 sene önce Enes'in tartışıldığı Fenerbahçe taraftar forumlarında dahi insanlar bunun farkındaydı. Fakat 2 ay önce Fenerbahçe'de kariyer yapacağım cümlesinin anlamı en az bir sene daha bir yere gitmiyorum demektir. Bunu ekranda söylediğine göre kulübtekilere de söylemiştir. Yani bunu kariyerimi burada sonlandıracağıma çekmek ne kadar abesse, ben yazın ABD'ye uçuyoruma çekmek de o kadar mantıksızdır. Bu cümlenin sağa sola çekilecek bir yanı yok. Orta vadede ben bu takımın oyuncusu olacağım demektir. Enes'in gideceği zaten beklenen bir şeydi daha önce de söyledim fakat bunun için Enes, kulüp ve camia tarafından öngörülen ortak tarih lise'yi bitirdiği yıldan öncesi değildi ta ki son gençler şampiyonasına dek. Babasının bile bu konudaki açıklamalarına çok kez denk geldik. Dolayısıyla burada Enes'in haklı olduğu bir husus görmüyorum. Bunun taraftar olmakla bir alakası yok bariz ortada olan gerçekler, söylenmiş hatta verilmiş sözler var.

Konu Fenerbahçe olunca tabi ki gündeme daha fazla gelecek. Toplumun her kesiminden insanın bir şekilde bağlantısının olduğu bir ortamda insanlar daha fazla gündeme getirecek yaşananları çünkü tartışan konuşan sayısı Efes'le Karşıyaka'yla kıyaslanamaz bile. Kaldı ki Enes'in potansiyeli de bunu arttıran bir faktör. Bir gün basketbola ilgi yok diyoruz basketbolla alakalı konular gündeme geldiğinde niye bu kadar abartılıyor diyoruz.

Şevk ve altyapı yatırımları meselesine gelirsek. Efes Pilsen'in bu olanlardan etkilenmediğini belirtiyorsunuz lakin Efes'in son 5-6 yıldaki politikalarının net bir şekilde oyuncu yetiştirmekten, hazır oyuncu transferine kaydığını söylememe gerek yok sanırım. Altyapı organizasyonunun son dönemde çıkarabildiği ve verim alabildiği tek oyuncu Ender. 2000'lerin başlarına dek son derece sağlıklı çalışan altyapının bu derece verimsizleşmesine ve Efes'i daha çok hazır oyuncuya yönelmeye iten bir takım başka şeyler vardır mutlaka. Engin ve saydığınız diğer isimlerde yaşananların da bu etkenlerden biri hatta birincisi olduğuna benim şahsen bir şüphem yok. Zira Efes'in altyapı temelli politikaları denenmiş ve başarısı kanıtlanmıştı daha önce. Bundan vazgeçip bütçeyi büyütmek ve çoğu karavana transferler yapmanın kulübün çok da isteyerek tercih ettiği bir yöntem olabileceği bana mantıklı gelmiyor. Fenerbahçe Ülker'den çok daha ileride dediğiniz bu organizasyon seneler sonra nihayet ciddi bir oyuncu adayı olarak Dusan'ı çıkartacak diye Efesli arkadaşlarım büyük bir heyecan içerisinde ama aynı şekilde Dusan ve 300 bin tl ödenerek Karşıyaka'dan alınan Ramazan da NCAA yolunu tutar mı acaba tereddütü onlarda da mevcut. Yani bu gidişler altyapı camialarını etkilemiyor demek bana indandırıcı gelmiyor. Dediğim gibi tüm bunların etkilerini ileride göreceğiz ama daha önce bu işlerden epey ağzı yanan Efes Pilsen'in olumsuz etkilendiği de yadsınamaz bir gerçektir bana göre.

Kulüpler ne yapabilir peki? Tek tek çözüm aramak yerine bir araya gelerek belli konularda Türk işi bir model geliştirebilirler. Ülkede oyuncu yetiştirme modelini baz alan tüm kulüp ve altyapı organizasyonları kendi içlerinde bir anlaşmaya vararak belli sözleşmeler olmadan altyapılarına oyuncu kabul etmeyebilirler. Bu sadece bir örnek tabi benzer şekillerde alternatifler üretilebilir aksi takdirde hiçbir kulüp bu işe tek başına bir çözüm bulamaz. Eğitim konusunda da Fenerbahçe'nin kendi çapında projeleri var zaten. Açılması planlanan üniversitenin temel amacı tıpkı şu anda 100'ün üzerinde altyapı öğrencisinin eğitim gördüğü Fenerbahçe Koleji örneğinde olduğu gibi sporculara hem eğitim hem spor hayatını sekteye uğramayacak şekilde yükseköğrenim fırsatı vermek. Kulüpler ve Üniversiteler bir araya gelerek benzer modeller geliştirebilir. Yani bu konuda bir şeyler yapılacaksa bunda Enes, Engin, Doğuş vb. oyuncularda yaşananlar da önemli bir itiş gücü olacaktır herhalde.

Mete Aktaş dedi ki...

Enes'in ve ailesinin geçen sene Amerika'ya gitme düşüncesinin olduğunu biliyorum, hatta buna şahidim. Çok detaya girmek istemiyorum ama Enes'in geçen sene Boston'da bir liseye kaydolmasına ramak kalmıştı, ama olmadı.

muyu dedi ki...

bu tamamen benim gorusum olmakla birlikte dogruluk ihtimali yuksektir. enes'in genc takim seviyesinde bir yil daha oynama sansi vardi. fenerbahce'nin uzun zamandan beri suren kontrat inadi olmasaydi enes bir yilini daha turkiye'de gecirip profesyonel olmak yerine koleje gitmeye denerdi. ama ne fener'in umdugu oldu, ne de enes'in bekledigi oldu. boylelikle aslinda ona fener'de oynayacagindan fazla bir fayda saglamayacak, sadece uyum ve ingilizce sorununu cozecegi bir lise yilini tercih etti. hakli olmasi veya olmamasi mevzusunda bir sorun yok. vefa bekler kulupler ama oyuncunun bu vefayi sunmak gibi bir zorunlulugu yoktur. bu enes'in kotu karakteri oldugunu veya gelecegini uzun vadede planlayacak kadar cocuk olmadigini gosterir.

konunun gundeme gelme meselesi ise bence pek te onemli degil. bu sorunu cozebilecek lokal bir kanal yok. kulupler ancak kendi organizasyonlari icinde aslinda cozum olmayan, mahkemelerde cozulebileck cozumler urettiklerini zannedebilirler. hatirlayalim mirsad'a imzalanmis senetleri, daha sonra o senetler fenerbahce'de oynamasina engel oldu mu?

daha once de dedigim gibi gelismis basletbol ulkelerinde ncaa'den ziyade nba'e draft veya direkt yoldan gidebilecek oyuncularin sikintisi daha onem arz ediyor. ve genelde dedigim gibi basketbol organizasyonlari bununla ilgileniyor. her seneye vurunca cok kisitli bir sayiyla sinirli koleje giden oyuncularin durumu aslinda sizin dusundugunuz gibi agirlikli bir sorun arz etmiyor.

muyu dedi ki...

efes'in altyapi yatirimlarini kestigi soylemi ise bence bilgi noksanligi... eger su an cifte lisans diye bir uygulama var ve efes pilsen melih mahmutoglu isimli oyuncusunu hem 1. lig hem de ikinci ligde oynatiyorsa bu sistemin turkiye'de uygulanabilir olmasinin oncelikli sebebi efes pilsen'dir. ayni efes pilsen basketbol okullarinin sayisini o bahsi gecen 5-6 senede tahmin edebileceginizin kat kat fazlasi hale getirmistir. normal sartlarda tek pilot takim yerine 1. lig seviyesinde ve 2. lig seviyesinde birer pilot takimla calisirken, altyapilar seviyesinde pilot takim sayisini ikiye cikarmistir. ayni efes pilsen yine altyapi hocalarini a takima cikarip istidham ettigi gibi altyapi hocalari da birgun efes pilsen bas antrenoru olabilecegi hayali ile calismaktadir. yurtici oyuncu aramalari konusunda hicbir gerileme olmadigi gibi, yurtdisindan sizin dediginiz gibi dusan cantekin gibi oyuncular getirilmeye devam ediyor.keza orta asyadan oyuncu aramalari da devam ediyor. artik bu nasil bir yatirim kesmeyse yorumu size birakiyorum. fakat oyuncularin a takim seviyesinde verimli olamamasi noktasinda ya bir stratejik hata var, ya da yetistirme konusunda bir takim hatalar yapiliyor demektir. bu da sevkin kirildigini gostermez, bir yonetim hatasidir. keza cenk akyol, mutlu demir, emre bayav, bora hun pacun, baris hersek, baris ermis, engin atsur, selim saygin gibi kendilerince ciddi isimlere yatirim yapmislardi o bahsi gecen donemlerde... ve bu isimler donemlerinde jenerasyonlari ve milli takimlar seviyesinde son derece iyi isler cikartmislardi. ayni efes kendince degil camiaca kabul gormus nice iyi oyuncuyu elinde barindirmaktadir. bu oyuncular yine ayni sekilde gerek jenerasyonlari icinde iyi bir yerde, gerekse milli takimlar seviyesinde oynamamaktadir.verimli olur vey olamazlar. sonucta her jenerasyondan sinirli sayida oyuncu cikmaktadir. kabul etmek gerekir ki son yillarda havuzun en doygun noktasi fenerbahcedir.

transfer noktasi da bu basarisizligin ve hedeflerin bir sonucudur. eger yetistiridigin oyuncularin bu isi yapamiyor, fakat baska altyapi takimlarinin yetistirdigi oyuncular varsa, efes gibi bir takim kendi oyuncusunun gozunun yasina bakmayip, dogal olarak baska oyunculari alir. ayrica yapilan transfler avrupa hedefleri ve rakip kadro yapilari ile alakalidir. olaya bir de soyle bakalim. ayni durumda fenerbahce olsa elindeki yetersiz gencler ile mi devam edecekti? yoksa transfer mi yapacakti? sorunun cevabi herhalde bellidir.

bence enes'in gidisini bu sebeplerden cok ta abartmamak gerekir. keza ne efes giden deniz'in arkasindan altyapiya kilit vurur, ne de fenerbahce oyuncusu arkasindan subeyi kapatir. boyle camialar hedefler icin yasar. efes hidayeti kac sene a takim seviyesinde kullanabildi? tofas mehmet'ten ne kadar yararlandi ? ulker ersan'in tursusunu mu kurdu ? engin yapamayinca nereye dondu ? enes yapamazsa nerede oynayacak ? nba'de toplasan kac tane turk oyuncu oynayabilir ki ? hedefleri olan kolejlerde toplasan kac tane turk kendine yer bulur ki ? yani soru cogalir ama cevaplarinda genelde endiseye mahal birakmayacak seyler elde ederiz. benim gordugumse fenerbahce'nin yasadigi genel bir hayal kirikligi sonrasi agirlikli olarak verilen duygusal tepkilerdir. e mevzubahis takim fenerbahce olunca depremin artcilari buyuk oluyor. muhtemelen deniz gidince cetin ceki, engin ozerhun, menderes gumusdal, emir alkas'ta buna benzer tepkiler vermistir. sonucta kimse oyuncu kaybetmek istemez. ama ellerinde olmayan birsey oldugunun er ya da gec farkina varmislardir.

Adsız dedi ki...

çözüm basit oyunculara para dışında imkanlarda vermek. ayrıca olayları abartmaya bayılyıoz fbülkerin altyapısı söylendiği kadar iyi bi altyapı değil. enes enes enes başka kim var bu takımın altyapıdan çıkarttığı veya çıkarma ihtimali olan geleceği parlak oyuncular. durmadan şu gelcek bu gelcek deniyor nerde bu oyuncular hala çıkamadılar o altyapılardan. o kadar iyi çalışıyosa o altyapı enesin peşinden bu kadar ağlamazlardı. serhatlar hakanlar ne olduki o altyapıda enes daha iyi yere glesin. haklı olarak amerikaya gitti çocuk.