Yabancı sınırlaması aslında çok tartışılan bir konudur. Kimisi yabancı serbestîsinin ülke basketboluna zarar verdiğini düşünürken, kimisi ise başarı ile direkt bağlantısı olduğuna inanır. Ve her daim bu tartışmalar sürer ama bir türlü ortak noktada buluşmak mümkün olamaz.
Federasyon iki yıl önce aldığı bir kararla kademeli olarak yabancı sınırlamasında değişiklikler öngörmüştü. Aslında çok karman çorman bir sistem olduğu için burada yazmak istemiyorum. En kritik noktalarından biri maksimum yabancı sayısına ulaşanlar takımların bir havuza 125000$ ödemesiydi. Geçtiğimiz yıl 5 kulüp bu havuza para aktardı. Kadrosunda 3 veya daha az yabancı olan 4 takım da bu parayı paylaştı. Bu sezon yabancı sınırlamasında bir değişikliğe gidilmiyor. Fakat 2010–2011 yılında takımlar maç kadrolarında ikisi Avrupa pasaportlu olmak üzere 6 yabancı bulundurabilecekler. Bu oyunculardan aynı anda 4 tanesinin de sahada yer alması mümkün olacak.
Tartışmalar kuralın ilk açıklandığı andan itibaren başlamıştı. Bu sezonda etkileri devam edecek gibi görünüyor. Fakat ben kendi adıma doğru bir tercih olduğuna inanıyorum. Gerek takımlarımızın Avrupa arenasında yarışmasını kolaylaştıracağını düşünmekle beraber, gerekse Türk oyuncuların aldığı büyük kontratları normal bir seviyeye getireceğine inanmaktayım. Kafalardaki soru işaretlerine kendimce şöyle cevaplarım var;
- Türk oyuncular nasıl kadroda yer bulacak?
— İyi oyuncu her zaman kendine kadroda yer bulur. Bunun örneklerini defalarca kez yaşadık. Bir oyuncunun yabancı olması onun kadroda direkt yer bulması manasına gelmez. Ayrıca bir oyuncunun Türk olması onun kenarda oturacağına delalet etmez. Sınırlama olmayan ülkelere de baktığımızda sadece yabancı oyunculardan oluşan kadrolar çok nadiren görüyoruz.
- Milli Takımlar nasıl etkilenecek?
— Milli takımların çıkışa geçmesine baktığımızda yabancı kontenjanın artmaya başladığı döneme denk geldiğini görürüz. Yabancı oyuncuyu sadece çöp oyuncu gibi görmenin sonucu olarak milli takım üzerinde olumsuz etkisi olabileceğine dair bir inanış söz konusu. Oysa iyi her oyuncu arkasından gelen jenerasyon önünde rol model olacaktır.
- Türk oyuncular ne olacak?
— Öncelikle o abartılı transfer meblağları düşecektir. Daha sonra ise artık formanın aslanın ağzında olduğunu görüp sadece altyapı becerileri veya yetenekleri ile o kontratları alamayacaklarını görüp çalışmaları gerektiğini anlayacaklardır. Hatta Sinan gibi kolej kapısı aşındıranlar, çok ta tercih edilmeyen Avrupa maceralarına girişenlerin sayısında artış göreceğiz. Doğal olarak bu tip oyuncuların tercihleri genel olarak ülke basketboluna olumlu yansıyacaktır.
- Yabancı çöplüğü olur muyuz?
— Bu tip kuralları getiren ne ilk ne de son ülkeyiz. Bu tip kuralları getirip yabancı çöplüğü olmuş bizim standardımızda basketbol ülkesi göremiyorum. Tam tersi bu tip kuralların basketbolu daha global hale getirmesi söz konusudur. Bunun sonucu olarak hem ülke basketbolları, hem de basketbolcular olumlu etkilenir.
- İleride kadrolarda 12 yabancı görür müyüz?
— Sınırların kalkması üzerine kafa yorulan bir dünyada yabancı sınırlaması üzerine kurulu sistemlerin çökmeye mahkûm olduğunu düşünüyorum. İleride yerel liglerin cazibesi mutlaka olacaktır ama Euroleague gibi global liglerinin cazibesinin bu tip yerel liglerin çok önüne geçeceğine inanan biri olarak aslında kendimizi buna da hazırlamamız gerektiğine inanıyorum. Fakat bizim gibi, en çağdaş geçinenin bile son derece muhafazakâr olabildiği bir ülkede bu gidişin kolay kabullenilmeyeceği aşikârdır.
Tabii ki buradan yabancı sınırlamasının sadece faydaları olacağı kanısına varamayız. Mutlaka ki ilk dönemlerde bazı sancılar yaşanacaktır. Ama ilerleyen dönemlerde normalleşme doğaldır. Bence esas sorumuz gelişen basketbol ekonomisi içinde bir oyuncu olarak kalıp kalamayacağımız olmalı. Bundan on sene önce bu ekonomi içinde kendimize kolayca yer bulabiliyorduk. Fakat futbolun her şeyin merkezinde olduğu bir ülkede, sponsor, seyirci ve pazarlama konusunda bu kadar sıkıntılar yaşanırken Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker merkezinde kaynak yaratmadan tüketme üzerine kurulu basketbolun esas sorun olduğu sanırım gün gibi ortadadır!
0 yorum:
Yorum Gönder