21 Temmuz 2009

neden “eskiler” hep güzel?

Kime göre eski, neye göre eski. O yüzden bu zaman kavramını daraltalım, tam olarak betimleyelim. Benim eskim, bana göre eskiler. 80'ler, 90'lar.

Michael Jackson'un ölümüyle bittiği söylenen dönemden bahsediyorum. Peki okuyucu, senin eskin nedir? Aynısı mı yoksa daha yeni mi? Sen eskini özleyecek misin? Ben benimkini özlüyorum ve iddia ediyorum sen de benimkini özlüyorsun. Hatta benden önceki eskileri bile katabilirim işin içine. Michael Jackson'ın klipleri, şarkılarının döndüğü şu günlerde elbet bir şarkı ki bana göre beş, altı yedi hatta daha fazlası çoğu kişinin duygularını harekete geçirmiştir. Bu sanatçının ne kadar ölümsüz eserler yarattığını göstermekle birlikte, yeni dönemin yani şu andaki mevcut dönem eskidiğinde benim eskilerimin yanında çok zayıf kalacağını gösteriyor. Bunu sadece Michael Jackson'la sınırlı değil. Depeche Mode'un eski şarkıları yeni şarkılarından çok daha iyi ve güzel. Özellikle grubun dört kişi olduğu yani Alan Wilder'ın olduğu zamanlar. Sadece yabancı şarkılar değil. “Samanyolu” şarkısının tadı hala aynı tazeliğini korumakta. Issız adam'ın yarattığı eski şarkılar fırtınası benim anlatmak istediklerimi doğruluyor. O kadar ki teknolojinin ışık hızıyla ilerlediği günümüzde, Ayla Dikmen'in taş plakları yeniden gözde oldu. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Nedir peki bu eskiye duyulan özlem, nedir onları eşsiz kılan? Her dinlediğimizde bizi bizden alıp, eskilere götüren... Geçmişi mi seviyoruz, geçmişte kalanları mı? Sanırım geleceğimizi hepimiz karanlık görüyoruz, görüyorüz ki ondan geçmişe özlem duyuyoruz.



Michael Jackson, hayal ettiğimizden daha iyi bir şarkıcı ve insan olup, hayatlarımıza girdin. Seni çok sevdik ve çok özleyeceğiz.

0 yorum: